BÖLÜMLERİMİZ

  • Acil Servis
  • Anestezi ve Reanimasyon
  • Beslenme ve Diyetetik
  • Cildiye
  • Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
  • Enfeksiyon Hastalıkları
  • Fizik Tedavi & Rehabilitasyon
  • Genel Cerrahi
  • Göğüs Hastalıkları
  • Göz Hastalıkları
  • İç Hastalıkları
  • Kadın Hastalıkları ve Doğum
  • Kardiyoloji
  • Kulak Burun Boğaz
  • Nöroloji
  • Psikiyatri
  • Psikoloji
  • Radyoloji
  • Üroloji
Acil Servis

Gündüz hastanede mevcut tüm branşlar tarafından desteklenen acil servis, gece de uzman doktorlarımız tarafından desteklenmektedir. Gerektiğinde diğer uzmanlık dallarındaki hekimlerimiz çok kısa sürede acil servisimize ulaşmaktadırlar. Modern tıbbi cihazlar ile donatılmış olan acil serviste, müşahede odalarında, hastaların ilk tedavi ve gözlemleri zaman kaybetmeden yapılmaktadır.

Hastanemizde 24 saat boyunca radyoloji uzmanlarının desteği ile birlikte manyetik rezonans, bilgisayarlı tomografi, ultrasonografi gibi görüntüleme olanakları ile tüm laboratuvar tetkikleri gerçekleştirilebilmektedir.

Özel Doğuş Hastanesi lokasyon olarak tüm ana yollarla bağlantılı olacak şekilde kurgulanmıştır. Bu nedenle 24 saat kesintisiz ambulans hizmeti ile hastalar hızlı ve güvenli bir şekilde transfer edilebilmektedir.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

Dr. Cem Koray KARAGÜL
Dr. Vugar SAFAROV
Dr. Samet Kadir MUTLU
Dr. Veysel GÖKÇE
Dr. Adem BAĞCI
Dr. Onur DAL

Anestezi ve Reanimasyon

Anestezi öncesinde hastanın tıbbi geçmişine yönelik değerlendirme yapılması, ameliyat sonrası ağrı tedavisi uygulamaları için konsültasyon hizmetleri de verilmektedir.

Risk oranı yüksek ameliyatların yanı sıra sezaryen ve epidural anestezi ile doğum gibi alanında özel dikkat ve uzmanlaşma gerektiren uygulamalar da hastanelerimiz uzmanlarının başarıyla uyguladıkları hizmetler arasındadır.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

Uzm.Dr. Nihat ÖZKAN
Uzm.Dr. Mehmet ŞEMET

Beslenme ve Diyetetik

Beslenme ve diyet bölümünde gerekli tetkikler yapıldıktan sonra, çalışma ve sosyal şartları da dikkate alınarak, kişiye özel sağlıklı bir diyet programı hazırlanır.

Kişiye özel bir beslenme planı hazırlayan Beslenme ve Diyet Ünitesi, sağlıklı beslenmeyi öğretmeye veya herhangi bir sağlık sorunuyla gelen kişilerde beslenme davranış değişikliği sağlamaya çalışır. Bunun için ilk muayenede bireylerin beslenme alışkanlıkları ayrıntılı olarak gözden geçirilir. Beslenme danışmanlığı almak isteyenlerin veya hastaların önce vücut yağ, kas, su oranı ve mevcut yağın vücuttaki dağılımı tespit edilir, daha sonra, yaş, boy, cinsiyet, fiziksel aktivite ve kan bulguları doğrultusunda ‘kişiye özel bir beslenme tedavisi’ planlanır ve düzenli olarak takibi yapılır. Ayrıca; diyabet, gebe – emzirme dönemi, çocuk ve adolesan çağı gibi özel durumu bulunan kişilere de beslenme programları düzenlenir, eğitimleri verilir ve takibi yapılır.

Farklı özelliklerdeki hastalar için oluşturulan kişiye özel beslenme takvimleri şöyledir:

  • Diyabet, kalp-damar, hipertansiyon hastalarına özel beslenme planları,
  • Aşırı zayıflıktan şikayetçi kişiler için kilo alma programları,
  • Mide ve bağırsak hastalarına özel beslenme planları,
  • Büyüme ve gelişme dönemindeki çocuklara özel programlar,
  • Gebelik veya emzirme sürecindeki annelere özel beslenme planlarıdır.

Yatan Hasta Beslenme ve Diyet Hizmetleri

Diyet ve Beslenme bölümü hasta servise kabul edildikten sonra hekimler ve hemşireler ile ortaklaşa olarak çalışır, hastaya ve hastalığa özgü beslenme programı diyetisyen tarafından planlanarak uygulanır. Belli aralıklarla yapılan vizitlerle hastanın beslenme durumu takip edilir tüm diyet aşamalarında hasta ve refakatçisi bilgilendirilir. Eğer gerekli ise hasta taburcu edilirken gerekli diyet eğitimleri yazılı ve sözlü olarak da hastaya verilir.

BÖLÜM UZMANLARIMIZ;

Dyt. Simge KURALAY

Cildiye

Kanserlerinden sonra önemli hastalıklar arasında bulunan, mantar, akne tedavisi ve takibi, alerjik egzamalar, ben takibi gibi konularda bölümlerimizin uzmanlık alanlarıdır.

Akhisar bölgesindeki hastaların Dermatoloji alanındaki tüm gereksinimlerine yanıt verebilecek yeterlilikte olan Cildiye (Dermatoloji) Polikliniğimizde

  • Sedef,
  • Behçet Bastalığı,
  • Alerjik hastalıklar ( ürtiker, kontakt dermatit, atopik dermatit ) ,
  • Vitiligo,
  • Akne,
  • Nevus ( ben),
  • Cilt Lekeleri,
  • Saç ve Tırnak Hastalıkları,
  • Hirsutismus ( aşırı kıllanma),
  • Viral siğiller

ve daha pek çok dermatolojik hastalıkların tanı ve tedavisi uygulanmaktadır.

Dermatoloji – Kozmetik Ünitemiz bünyesinde ise başlıca;

  • Lazer Epilasyon,
  • Cilt Bakımı,
  • Peeling,
  • PRP,
  • Mezoterapi,
  • Botox
  • Dolgu Enjeksiyonu

gibi dermokozmetik uygulamalar ile hizmet verilmektedir.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ; 

–          Uzm. Dr. Ruhsar HAROVA

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları

Doğum sonrasında bebeklerimiz bebek gözlem odasında bulunan hemşirelerimizin gözetiminde annelerin yanında 24 saat takip edilerek ve uzman çocuk doktorlarımızın kontrolünde tüm rutin kontrolleri ve tetkikleri yapılmış olarak taburculukları sağlanmaktadır.

Olası erken doğum veya problemli doğumlarda da Yeni Doğan Yoğun Bakım ünitemizde tedavileri en iyi şekilde yapılmaktadır.

Çocuk polikliniklerimizde sağlıklı bebeklerin kontrolleri ve aşıları takip edildiği gibi, doktor muayenesi öncesi ve sonrasında çocukların rahat etmeleri için oyun alanı ve güvenlik çemberi mevcuttur.

Polikliniklerimizde randevu sistemi ile çağrı merkezimizden randevu alınarak muayene yapılabilmekte olup, acil vakalarda acil servisimiz ve Çocuk Polikliniği hekimlerimizin koordinasyonu ve işbirliği ile anında müdahale edilerek sizlere hizmet vermektedir.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

Uzm.Dr. Bülent İPEK
-Uzm.Dr. Şebnem ŞAHİN

Enfeksiyon Hastalıkları

Enfeksiyon hastalıkları birimi erişkin kişilerde, vücudumuzun herhangi bir bölgesinde veya herhangi bir organımızda bakteri ve virüslerin yol açtığı hastalıklarla ilgilenmektedir.

Gripten menenjite, idrar yolu enfeksiyonlarından hepatitlere, ishaller, besin zehirlenmeleri ve parazit hastalıklarına kadar çok geniş bir hastalık gurubu enfeksiyon hastalıklarının alanına girmektedir. Ayrıca yüksek ateşle seyreden enfeksiyon dışı hastalıkların da ayrım ve değerlendirilmeleri daha sonra hastaların ilgili bölümlere yönlendirilmeleri de enfeksiyon hastalıkları biriminin işlerindendir.

Enfeksiyon Hastalıkları birimi aynı zamanda hastane enfeksiyonlarını kontrol etmek, izlemek, bu enfeksiyonları en aza indirmek için gerekli çalışmaları yapmakta; hasta, hasta yakınları ve ilgili personele bu konuda eğitimler vermektedir. Enfeksiyon kontrol çalışmalarında antibiyotiklerin bilinçli, uygun ve etkin kullanılması da ayrı bir yer tutmaktadır.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

–     UZM. DR. AHMET IŞIK

Fizik Tedavi & Rehabilitasyon

Fizik Tedavi Bölümünde, ayaktan gelen veya yatarak tedavi görmekte olan, fizik tedavi ve / veya rehabilitasyon endikasyonu olan hastalara, güncel, etik ve uluslararası standartlara uygun hizmet vermeyi hedeflemektedir.

Muayene odaları ve fizyoterapi odalarından oluşan, gerekli cihazlarla donatılmış olan fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümümüzde, deneyimli uzman doktorumuz ve fizyoterapistimiz ile poliklinik, servis ve yoğun bakım hastalarına hizmet vermektedir.

Tedavi ve Rehabilitasyon’un uğraşı alanı olan, çeşitli hastalıklar veya yaralanmalar nedeniyle, vücudun çeşitli kısımlarının fonksiyonlarının yitirildiği veya tehdit edildiği durumlarda, hastaların yaşam kalitesini geliştirmek amaçlanmaktadır.

Temel olarak hastalarımızın bağımsız hareket potansiyellerinin arttırılması, ağrılarının giderilmesi, maksimum hareket kabiliyetinin kazandırılması için modern rehabilitasyon teknikleri uygulanmaktadır.

Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Bölümü’nde, ortopedik rehabilitasyon kapsamında, spor yaralanmalarının rehabilitasyonu, kırık sonrası rehabilitasyon, menüsküs ameliyatı sonrası rehabilitasyonu, protez ameliyatı geçirmiş hastaların rehabilitasyonu gibi alanlarda hizmet verilmektedir.

Kas hastalıklarının rehabilitasyonla tedavisi kapsamında, eklem problemlerinin önlenmesi veya eklem kısıtlılığının açılması, bel ve boyun ağrılarının tedavisi, romatizmal hastalıkların rehabilitasyonu gibi alanlarda uluslararası fizyoterapi protokolleri ile tedavisi yapılmaktadır.

Nörolojik rehabilitasyon alanında, kas, tendon ve sinir yaralanmaları sonrası fizik tedavi ve rehabilitasyon, tam veya kısmi felçli, omurilik yaralanmalı hastaların rehabilitasyonu hizmetleri verilmektedir.

Osteoporoz ve dejeneratif eklem hastalıklarının rehabilitasyonu, omurga eğriliği (Skolyoz) tedavisi, solunum rehabilitasyonu, el yaralanmaları için Mikrocerrahi ameliyatları sonrası rehabilitasyonu, özellikle kadınlarda obstetrik ve üro-jinekolojik fizyoterapi, eklem içi enfeksiyon, Nöralterapi, mezoterapi ile ağrı tedavisi ,gibi geniş bir yelpazede fizik tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri de sunulmaktadır.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

Genel Cerrahi

Genel cerrahi, vücutta sistemik ve yerel sorunların cerrahi yöntemlerle tedavisi yanında, genel prensipler (yara iyileşmesi, yaralanmaya metabolik ve endokrin cevap gibi) konuları içeren ve gelişimleri açısından pek çok cerrahi ve temel tıp dalını etkilemiş bir teknik disiplindir.

Cerrahi kelimesi Latince’de ‘chirurgiae’ teriminden köken almakta ve ‘el işi’ anlamına gelmektedir. Cerrahi, tıbbın en eski dallarından biri olup ilaçla ya da diğer tedavi yöntemleriyle iyileştirilemeyen hastalıkların, yaralanmaların, vücuttaki yapı bozukluklarının ameliyatla onarılması ya da hastalıklı organın kesip çıkarılarak doğal ve uygun şekline dönüştürülmesi esasına dayanır.

Ameliyat türleri çoğunlukla organ veya bağlı bulunduğu sistemin adı ile anılmaktadır. Guatr (tiroid bezi), meme, yemek borusu (özofagus), mide, ince barsak, kalın barsak, rektum, anüs, fıtıklar, karaciğer, safra kesesi, safra yolları, endoskopik ve laparoskopik cerrahi girişimleri Genel Cerrahi alanına girmektedir. Sistemlere göre ayrıldığında ise; guatr ameliyatları, meme ameliyatları, yemek borusu, mide, onikiparmak barsağı, ince barsak, kalın barsak, rektum ve anüs bölgesi ameliyatları, karaciğer ve fıtık ameliyatları Genel Cerrahi’nin kapsamına girer. Genel Cerrahi bazı olgularda sadece ameliyat ile değil koruyucu hekimlik ile ameliyattan korunmayı da hedefler.

Genel Cerrahi Bölümü, ilgi alanın genişliği nedeni ile birçok disiplin ile işbirliği içinde ve eş güdümlü olarak çalışmaktadır.

Genel Cerrahi’nin bir diğer ilgi alanı da travmatolojidir. Travmalı hastalarda sıklıkla çoklu organ sistemi yaralanmalarının var oluşu nedeniyle Ortopedi, Nöroşirurji, Üroloji, Kardiyoloji bölümleri ile birlikte hareket edilmektedir. Özellikle şiddetli çoklu organ yaralanmalarında, tüm bu tıp dallarının eşgüdümünü Genel Cerrahi Bölümü üstlenmektedir.

Hastanemizin Genel Cerrahi Bölümü’nde toplum sağlığının geliştirilmesi konusundaki sosyal sorumluluk bilinciyle, kalınbağırsak kanseri ve meme kanserinin erken tanısı için tarama ve detaylı takip programları da yapılmaktadır.

 

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

–          Op. Dr. Ali POLAT

Göğüs Hastalıkları

Göğüs Hastalıkları Bölümü’nün tedavi alanına giren hastalıkların başında Akciğer Kanseri, Astım, Alerji, Bronşit, Pnömoni, Plorezi, Sarkoidoz, Pnomotorax, Pulmoner Emboli’dir. Bu hastalıkların tanısı için hastanemizde bulunan ileri radyolojik görüntüleme tekniklerinin yanı sıra, Solunum Fonksiyon Testi, alerji testleri, Bronkoskopi cihazı gibi olanaklar da hastalarımıza çağdaş tedavi hizmetlerinin sunmaktadır.

Hastalığın ilerlemiş olduğu olgularda uzun süren öksürük, balgam ve özellikle yürüyüş ve yokuş tırmanmakla oluşan nefes darlığı en sık görünen yakınmalardır. Hastalık sinsi seyirli olduğundan bazen ileri evrelere ulaşıncaya kadar hasta tarafından hissedilmeyebilir. Öte yandan erken evrelerde hiçbir yakınma gelişmeyebilir. Bu nedenle 40 yaş üstü, sigara içmiş ya da içmekte olan veya meslek icabı sosyal ortam gereği tozlu ortamlarda bulunan kişilerde müzmin seyirli öksürük, balgam ve nefes darlığı yakınmalarında en az birinin bulunması halinde kişinin bir göğüs hastalıkları uzmanına görünüp solunum fonksiyon testini yaptırması gerekmektedir.

Göğüs Polikliniğimizde Hastalarımıza Sunulan Tıbbi Hizmetler:

  • Solunum Fonksiyon Testi
  • Karbonmonoksit Nefes Testi
  • Sigara Bıraktırma
  • Astım (Bronşiyal Astım)
  • Akciğer Tüberkilozu
  • Göğüs Travmaları
  • KOAH (Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı)
  • Kronik Öksürük Etiyolojisi
  • Akciğer Kanseri tanı ve tedavisi
  • Parankimal Akciğer Hastalığı
  • Plevra (Akciğer Zarı Hastalıkları)
  • Göğüs Duvarı Hastalıkları
  • Solunum Yolları Enfeksiyonları
  • Pnömoni (Zatürre)

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

–          Uzm. Dr. Yasemin Saygıdeğer KONT

Göz Hastalıkları

Hastanemizde Göz Hastalıkları Bölümü’nde rutin bir göz muayenesinin ilk adımı, hastanın görme sorunuyla ilgili şikayetlerinin dinlenmesidir. Şikayetlerin özelliklerine göre rutin bir göz muayenesinde öncelikle, dış görünüm itibariyle kaşlar, göz kapakları ve gözlerin bakış pozisyonu gözlenir. Bilgisayarlı ORM (Otorefraktometre) ve retinoskop yardımıyla hastanın refraksiyon kusuru ölçülür. Her iki gözün gözlüksüz ve gözlüklü görme keskinlikleri tespit edilir. Biomikroskopi muayenesinde kirpikler, konjoktiva, kornea ve gözün diğer ön segment elemanları dikkatlice muayene edilir. Ardından göz tansiyonları ölçülür.

Göz Polikliniğimizde Hastalarımıza Sunulan Tıbbi Hizmetler:

  • • Bilgisayarlı Görme Muayenesi
  • • Bilgisayarlı Görme Alanı Testi
  • • Şaşılık Muayenesi ve Cerrahisi
  • • Çocuk Göz Muayenesi
  • • Görme Tembelliği Tedavisi
  • • Glokom (Göz tansiyonu) Tanı, Tedavi ve Cerrahisi
  • • Kontakt Lens Uygulaması
  • • Renk Hissi Muayenesi
  • • Retina Muayenesi (Göz Dibi Muayenesi)
  • • FFA – Göz Anjiyosu (Göz Damarlarındaki Kanamalı Hastalıklarda)
  • • Yag Lazer (Katarakt Ameliyatı Sonrası Bulanık Görmelerde)
  • • Argon Lazer (Retina Kanamalarındaki Lazer Tedavisi)
  • • FAKO (Fakoemülsfikasyon): Dikişsiz Katarakt Cerrahisi
  • • Pterjium Ameliyatı (Gözde Et Büyümesi)
  • • Göz Kapağı ve Çevresi Cerrahisi (Okülaplasti)

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

–          Op. Dr. Kemal KAPLAN

İç Hastalıkları

Günümüz modern tıbbında bilimsel ve teknolojik gelişmelere paralel olarak İç Hastalıkları birimi (Genel dahiliye) kendi içinde birçok yan dala ayrılmakla beraber erişkin hasta grubunun cerrahi dışı tüm şikayetlerinin direkt çözüm merkezi olmaya devam etmektedir.

Ateşli hastalıklardan metabolik hastalıklara, böbrek hastalığından, karaciğer hastalıklarına tüm sorunların başvuru ve çözüm merkezi İç Hastalıkları Ünitesi’dir.

Nefroloji, Endokrinoloji, Gastroenteroloji, Göğüs Hastalıkları, Hematoloji, Onkoloji, Enfeksiyon Hastalıkları, Romatoloji İmmunoloji-Allerji, Diabet, Kardiyoloji gibi kendini hızla yenileyen yan dallar hep Dahiliyenin içinden doğmadır.

Karın ağrısı olan hastamız da sindirim sistemi problemi olan da, iştahsızlığı olan da, öksürüğü olan da öncelikle Dahiliye Polikliniği’ne başvurmaktadır. Doğrusu da genel yaklaşım, hastayı objektif değerlendirmek ve tedavi etmek genel dahiliyenin temel prensibidir.

İç hastalıkları Uzmanı tanısını koyduğu hastayı cerrahi tedavi gerektiği durumlarda genel cerrahi başta olmak üzere tüm cerrahi branşlara yönlendirmektedir.

Yine ameliyat öncesi-ameliyat sonrası birçok vakanın kalp, akciğer (solunum), böbrek-karaciğer problemlerinin çözümüne direkt devreye giren ve sorunu çözen birim İç Hastalıklarıdır.

İç Hastalıkları Bölümü; şeker hastalığı, karaciğer hastalıkları, böbrek hastalıkları, kan hastalıkları, sindirim sistemi (mide ve barsaklar)hastalıkları, enfeksiyon hastalıkları, solunum sistemi hastalıkları, hormon hastalıkları ve şişmanlık gibi problemlerinizde başvurmanız gereken bir bölümdür.

Dahiliye bölümümüzde ayrıca her yaşa, cinse ve şikayetlere göre özel ayarlanmış check up programları uygulanmaktadır.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

– Uzm. Dr. Nedret AKCAN
– 
Uzm. Dr. Davut DEMİRKIRAN

Kadın Hastalıkları ve Doğum

Hastanemiz Kadın Hastalıkları ve Doğum polikliniği’nde, ergenlikten başlayarak, menopoz dönemine kadar her yaştan kadının, genel kadın sağlığı rutin kontrollerinden, doğum kontrolü, riskli ve normal gebeliklerin takibi, yardımcı üreme teknikleri, menopoz ve osteoporoz, jinekolojik kanserler ve çeşitli önleyici hekimlik uygulamalarına kadar her türlü sağlık sorunlarının tanı ve tedavisi başarı ile gerçekleştirilmektedir. Rahim ameliyatları da dahil olmak üzere bir çok operasyon cerrahi / laporoskopik olarak gerçekleştirilmektedir.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği Hizmetleri

  •  Kadın hastalıkları muayenesi
  •  Rutin kadın sağlığı testleri
  •  Doğum kontrol yöntemleri
  •  Adet düzensizlikleri
  •  Ağrılı ve şiddetli adet kanamaları
  •  Akıntılı ve ağrılı durumlar
  •  Konik karın ve kasık ağrıları
  •  Cinsel yolla bulaşan hastalıklar
  •  Gebe muayenesi
  •  Gebelerin ultrasonografik incelemeleri
  •  Gebelik doppler ultrasongrafi incelemeleri
  •  Dört boyutlu ultrasonogrefi incelemeleri
  •  Histerosalpinkgografi
  •  Gebelikte girişimsel işlemler
  •  Gebelere uygulanan testler
  •  Yardımcı üreme teknikleri
  •  Doğum
  •  Doğun sonrası kontrol muayenesi
  •  Kadınlık organları kanserleri
  •  Menopoz

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

 Opr. Dr. Mehmet DUMAN
– Opr. Dr. Nurhan ULUPINAR
 Opr. Dr. Ruken YUMUŞAK ÖZEN
– Opr. Dr. Orhan ÖZEN

Kardiyoloji

Kardiyoloji, kalp ve dolaşım sistemi hastalıklarını inceleyen bilim dalıdır.

Kardiyoloji önceleri iç hastalıklarının (dahiliye) bir alt dalı iken günümüzde ayrı bir anabilim dalı olarak çalışmaktadır. Yapılan araştırmalar ile biriken bilgi birikimi ve gelişen yeni teknolojiler, diğer araştırmalı ve / veya uygulamalı bilim dallarında olduğu gibi, kardiyoloji alanında da büyük gelişmeler olmasını ve alt bilim dallarının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kardiyoloji son 30-40 yıl içerisinde tahminlerin ötesinde bir gelişme kaydetmiştir ve bu gelişmeler artarak devam etmektedir.

Kardiyoloji biliminin tanı ve sağaltımını (tedavi) sağlamak için çalıştığı hastalıklar arasında, günümüzün en önemli sağlık sorunları arasında yer alan bazı hastalıklar bulunmaktadır. Bu hastalıkların birkaçı şöyle sıralanabilir;

  • Hipertansiyon
  • Aterosklerotik kalp hastalıkları (koroner arter hastalığı gibi)
  • Kalp ritmi bozuklukları (aritmiler)
  • Doğuştan kalp hastalıkları

Nefroloji, endokrinoloji gibi dalların da ilgi alanına giren yüksek tansiyon, çeşitli hastalıklara bağlı olarak gelişen kalp yetmezliği, doğuştan ya da çeşitli hastalıklara bağlı olarak gelişen kalp kapak hastalıkları ve benzeri pek çok hastalık da kardiyolojinin tanı ve sağaltımı için uğraştığı hastalıklardandır.

Hastanemizde Kardiyoloji Polikliniğimizin verdiği hizmetler şunlardır;

  • Kalp yetmezliği tanı ve tedavileri
  • Renkli doopler Ekokardiyografi
  • Efor Testi (Kardiyovasküler Stres Testi)
  • 24 saatlik Ritim Holter
  • 24 saatlik Ambulatuar Kan Basıncı
  • Hipotansiyon ve Hipertansiyon tanı ve tedavisi
  • Romatizmal Kalp Hastalıkları tanı ve tedavisi
  • Koroner Kapak Hastalıkları tanı ve tedavisi
  • Kardiyak Aritmi tanı ve tedavisi

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

-Uzm.Dr. Nesimi YAVUZ

Kulak Burun Boğaz

Poliklinik, laboratuvar, radyolojik ve odyolojik tetkikler sonrası hastalarımızın hemen tamamına hastanemizde tanı koyulup tedaviye geçilmektedir. KBB muayene odası klasik muayene gereçlerinin yanı sıra endoskopik muayenelere de olanak veren endovizyon sistemi ile donatılmıştır.

Ameliyathanemiz hastanın konforu ve başarılı bir ameliyat sürecine katkı sağlayacak gerekli cerrahi setlerle donatılmıştır. Bu setler, endoskopik sinüs cerrahisi, orta kulak ve mastoid cerrahisi alanlarındaki hekim pratiğine katkı sağlayan donanımlar olarak ön plana çıkmaktadır. Ameliyathanemizde baş ve boyun bölgesi kanserlerinin ameliyatlarını da başarıyla gerçekleştirecek tıbbi donanım ve ameliyathane ekibi bulunmaktadır. Ayrıca hastalarımıza ameliyat sonrası yoğun bakım hizmeti de sunulmaktadır.

 

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

–          Op. Dr. Bedri BAYSAL

Nöroloji

Hastanemizin Nöroloji Bölümü’nde geniş yelpazedeki nörolojik hastalıkların ayaktan ve yatarak tanı, tedavi ve izlem hizmetleri verilmektedir.

Nöroloji Bölümümüzün uğraşı alanına giren, beyin kanamaları, baş ağrısı, baş dönmesi serebrovasküler hastalıklar, hareket bozuklukları, kas ve sinir hastalıkları, epilepsi, alzheimer, multipl skleroz, inme ve uyku bozuklukları konularında hastanelerimizde hizmet verilmektedir. Gerektiğinde hastanemizin Tıbbi Görüntüleme ve Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Bölümü ile yakın işbirliği içinde çalışmalar yürütülmektedir.

Tomografi veya magnetik rezonans (MR) görüntülemesi, ekokardiografi gibi tetkikler hastalarımıza uygulanmakta, alınan sonuçlar hastalarımızın takip ve tedavilerine katkıda bulunmaktadır.

Koma, ilerleyici inme, sık tekrarlayan nöbetler gibi hasta yaşamını tehlikeye sokan ciddi durumlarda hastalarımızın takip ve tedavisi yoğun bakım ünitesinde sürdürülmektedir.

Çoğunlukla el ve ayak uyuşmaları gibi şikayetlerle ortaya çıkan nöropatileri değerlendirmek ve bel, boyun fıtığı gibi ağrılı durumların tanısında dinamik bir tanı yöntemi olan EMG (elektromiyonörografi) tetkiki gerçekleştirilmektedir.

Santral sinir sisteminin birçok hastalığında özellikle de epilepsi hastalığında ayırıcı tanı amacı ile kullanılan EEG (elektroensafolografi) tetkiki de yapılabilmektedir.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

-Uzm.Dr. Feride ÜN CANDAN

Psikiyatri

Psikiyatri biliminin ilgi alanına, kalıtımsal faktörlerin rol oynadığı diğer psikiyatrik bozukluklar da girer. Bunlar arasında Şizofreni, Duygudurum Bozuklukları (Depresyon ve Mani)ve diğer bazı durumlar sayılabilir. Bunun dışında kalıtımsal faktörlerin varlığı henüz kanıtlanmasa da, çocuklukta yaşanan olumsuzlukların önemli bir belirleyici olduğu Kişilik Bozuklukları da eklenebilir.

Tanı için klinik görüşmelerden, muayenelerden, laboratuvar tetkiklerinden ve görüntüleme yöntemlerinden yararlanan psikiyatri, belirlediği bozuklukları da farmakoterapi (ilaçla tedavi) ve psikoterapi (ruhsal tedavi) yöntemleri ile tedavi eder.

Hastanemiz Psikiyatri Polikliniği’nde verilen hizmetler;

·        Obsesif- Kompulsif Bozuklukları (Takıntılı-Zorlantılı Bozukluk)

·         Anksiyete Bozuklukları (Panik Bozukluk)

·        Yaygın Anksiyete Bozukluklar

·         Fobiler (Sosyal Fobi, Travma Sonrası Stres Bozukluğu )

·        Yeme Bozuklukları

·         Yaş Reaksiyonları

·        Uyku Bozuklukları

·        Cinsel İşlev Bozuklukları

 

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

–          UZM. DR. HAKAN ADIGÜZEL

Psikoloji

Birimimizde, kişilerin yaşadıkları psikolojik sorunlarla baş edebilmelerine, kendilerini geliştirmelerine ve tanımalarına yönelik profesyonel hizmet sunulmaktadır. Aynı zamanda hastanemizde yatan hastalarımıza ve yakınlarına tıbbi tedavilerine ek olarak psikolojik destek sağlanmaktadır.

Psikoloğumuz, hastanemizde tıbbi tedavi gören hastalara, psikolojik sorunlarla başvuran kişilere; topluma yönelik psikolojik değerlendirme ve psikoterapi uygulamaları yürütür.

Neden Bir Psikoloğa Gitmeliyim?

Nasıl fiziksel bir sıkıntı yaşadığınızda doktora başvuruyorsanız, psikolojik problemlerle ilgili yardım almak da gerekli ve faydalıdır. Psikolojik bir rahatsızlığınız olabileceği gibi, yaşamın herhangi bir evresinde kendi başınıza başa çıkamıyor olabilirsiniz.

Birebir psikolojik ve yaşamsal sıkıntılarla başvurabileceğiniz gibi, sizin ya da yakınlarınızın fiziksel hastalıklarıyla başa çıkma konusunda da bir psikoloğa başvurabilirsiniz. Burada amaç ruhsal bir hastalığın tedavisi de olabilir, basit bir problemin çözülmesi ya da sadece danışmak da.

Psikolog, psikolojik ölçüm araçlarını kullanarak değerlendirmeler yapar.

Bilimsel yöntem ve teknikleri kullanarak size yardım eder, ruhsal sıkıntılarınızı çözümlemenizde yardımcı olur. Aynı zamanda gerekli durumlarda hastanemizde bulunan Psikiyatri Uzmanımıza yönlendirme yapılmaktadır.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

–          PSİKOLOG FATİH EYİ

Radyoloji

Çeşitli tıbbi cihazların yardımı ile birçok hastalığın teşhis edildiği bir bölümdür. Teknolojik tıbbi görüntüleme cihazlarına sahip olan Özel Doğuş Hastanesi Radyoloji Ünitesinde, şu hizmetler verilmektedir;

  •  Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR)
  •  Bilgisayarlı Tomografi
  •  Röntgen
  •  Mamografi
  •  Renkli doppler
  •  Kemik Dansitometri
  •  Ultrasonografi

Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR)

Manyetik rezonans görüntüleme (MR), bugün tıp alanında en yaygın olarak kullanılan görüntüleme tekniklerinden biridir. Birçok farklı hastalık için de uygulanabilir ve vücudun iç yapısı hakkında bilgi verici görüntüler oluşturur. Teknik tamamen zararsızdır ve bu inceleme X ışınları içermez. Hasta güçlü bir elektromagnet (mıknatıs) içeren bir silindirin içinde yatarken, vücuttaki hidrojen atomlarının enerji salmasına yol açan radyo dalgaları gönderilerek işlem gerçekleştirilir. Mıknatıs etkisi ile hareket eden binlerce atoma ait bilgi bir bilgisayara gönderilir ve incelenen alanın değişik eksenlerde kesitsel görüntüsü elde edilir. Radyolog doktorlar bu görüntüleri değerlendirilerek hastalık hakkında bilgi edinirler.

MRG incelemesi 20 ile 45 dakika arasında bir sürede tamamlanır. Sürenin değişkenliği incelenecek olan alanın yerine ve hastalık hakkında toplanması gereken bilgi miktarına bağlıdır. MR ile vücuttaki her organı incelemek mümkündür.

 

Bilgisayarlı Tomografi (BT)

Bilgisayarlı tomografi x-ışını (röntgen) kullanılarak vücudun incelenen bölgesinin kasitsel görüntüsünü oluşturmaya yönelik radyolojik teşhis yöntemidir. İnceleme sırasında hasta bilgisayarlı tomografi cihazının masasında hareket etmeksizin yatar. Masa uzaktan kumanda ile cihazın “gantry” adı verilen açıklığına sokulur. Cihaz bir bilbisayara bağlıdır. X-ışını kaynağı incelenecek hasta etrafında 360 derecelik bir dönüş hareketi gerçekleştirirken “gantry” boyunca dizilmiş dedektörler tarafından x-ışını demetinin vücudu geçen kısmı saptanarak elde edilen veriler bir bilgisayar tarafından işlenir. Sonuçta dokuların birbiri ardı sıra kesitsel görüntüleri oluşturur. Oluşturulan görüntüler bilgisayar ekranında izlenilebilir. Bilgisayarlı tomografi diğer x-ışını incelemelerine göre bazı avantajlara sahiptir. Özellikle organların, yumuşak doku ve kemiklerin şekil ve yerleşimini oldukça net gösterir. Ayrıca BT incelemeleri hastalıkların ayırıcı tanısını yaparak tedavi yöntemlerini değiştirmektedir. Diğer görüntüleme yöntemlerinden daha erken ve doğru şekilde birçok hastalığın teşhisini sağlamaktadır. Hastalıkların erken teşhis edildiğinde daha iyi tedavi edildiklerinden, BT bu üstün özellikleriyle doktorların birçok hayat kurtarmasına yardımcı olmuştur.

Röntgen

Radyolojide tanıda kullanılan en geleneksel yöntem olan bu incelemeler x ışınları yardımıyla gerçekleştirilmektedir. Hastanemizin gelişmiş Radyoloji Ünitesi’ndeki modern cihazlar sayesinde tanıya yardımcı görüntü elde edilmektedir.

Mamografi

Mamografi meme detaylı görüntüsünün düşük dozajlı özel bir x-ışını (röntgen ışını) yardımı ile çıkarılmasıdır. Mamografi erken meme kanseri teşhisinde önemli rol oynar. Mamografi meme içindeki durumu kadının kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek durumdayken bile görüntüleyebilir.

 

Renkli Doppler Ultrasonografi

Ultrasonografi gibi yüksek frekans ses dalgalarının kullanıldığı bir görüntüleme yöntemidir. Ultrasonografi ile yapılan tetkiklerin daha ileri derecede araştırılmasına olanak verir. Daha çok damarsal patolojilerin araştırıldığı, damarlardaki kireçlenmeleri, tıkanıklıkları, damar çaplarında görülen değişiklikleri bu yöntemle tespit etmek mümkündür. Yumuşak dokudaki kitlelerin damarlanma yapılarına bakarak iyi huylu veya kötü huylu ayrımı yapmaya olanak vermesi açısından oldukça önemli, yardımcı bir görüntüleme yöntemidir. Bu cihazla boyun damarları, kol ve bacak damarları, karın içi organların damarlanması ve varikosel değerlendirilebilir; Ayrıca meme, testis, tiroid, paratiroid, lenf bezleri ve yumuşak doku gibi yüzeysel yapılar ile parankimal organlarda oluşan tümoral ve iltihabi oluşumların damarlanması ve gebelerde bebek ve rahim damarları incelenebilir.

Ultrasonografi (US)

Hastanemizde karın, pelvik, böbrek trioid, plevral, meme, kalça ve kranial ultrasonografi gibi tüm ultrasonografik incelemeler yapılmaktadır. Ayrıca transrektal USG ve transvajinal USG verilen hizmetler arasındadır.

  • – 4 boyutlu USG
  • – Jinekolojik USG
  • – Skrotal USG
  • – Obstetrik USG
  • – Boyun USG

Kemik Dansitometri;

Kemik Dansitometri tarama ve kemik mineral yoğunluğunu ölçmek için kemik yoğunluğu kaybını değerlendirmek amacıyla yürütülen bir testtir. Bu test, kemiklerde kalsiyum kaybı sonucu gelişen kemik durum osteoporoz tanısı için kullanılır. Kemik dansitometride dual-enerji X-ray absorbsiyometri veya kemik yoğunluğu taraması bilinmektedir. Bu işlem sırasında çok az miktarda radyasyon kullanılır. Kemik dansitometri kemik mineral yoğunluğunu değerlendirmede standart bir yöntemdir.

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

-Uzm.Dr.İbrahim KARADEMİR

Üroloji

Prostat ve mesane TUR ameliyatları, açık ve kapalı taş ameliyatları (üreteroskopi, perkütan nefrolitotomi), taş kırma (ESWL) tedavisi gibi rutin operasyonlar dışında ürolojik kanser ameliyatları, çocuk ürolojisi ameliyatları, ürodinami ve erkek cinsel işlev bozuklukları konularında hizmet verilmektedir.

Prostat büyümesine (BPH) bağlı idrar rahatsızlıklarının tedavisinde güncel ilaç ve cerrahi tedavi yöntemleri (TUR, Greenlight Lazer PVP, Greelight Lazer HPS, Feedback Termoterapi) uygulanmaktadır. Ayrıca prostat kanseri taraması ve prostat enfeksiyonlarının tedavisi gibi prostat sağlığını ilgilendiren alanlarda yoğun çalışmalar yapılmaktadır.

Özel Doğuş Hastanesi Üroloji bölümünde ürolojik kanser hastalıklarının tedavisinde tüm çağdaş cerrahi ve tıbbi yöntemler kullanılmaktadır. Bölümde sinir-koruyucu radikal prostatektomi (prostat kanseri için) ve radikal sistektomi (mesane kanseri için) ameliyatları uygulanmaktadır. Ayrıca anesteziyoloji ve yoğun bakım hizmetinin de desteği ile böbrek ve testis kanseri gibi diğer üroloji ameliyatları da bu konuda deneyimli uzman üroloji cerrahi ekibi tarafından gerçekleştirilmektedir.

Özel Doğuş Hastanesi’nde üriner sistem taş hastalığı tedavisinde teknolojik olanakların kullanılabildiği endoskopik (kapalı sistem) ameliyatlar sıklıkla uygulanmaktadır.

Cerrahi tedavinin yanı sıra taş kırma (ESWL) yöntemi ile taşların anestezisiz ve ayaktan tedavisi mümkün olmaktadır. Üroloji bölümü taş hastalığın endoürolojik tedavisinde (üreteroskopi, perkütan böbrek taşı cerrahisi – PCNL) bölgenin önde gelen merkezlerinden biridir.

Ürodinami ünitesi her yaşta erkekler ve kadınlarda görülebilen idrar tutabilme ve idrar yapabilme ile ilgili sorunlarında ayrıntılı tanısal incelenme olanağı sağlar. Gerek yetişkin gerekse çocuk hastalarda, her tip idrar kaçırma sorunlarının, örneğin çocuklarda gece ıslatmaları ya da kadınlarda idrar kaçırma rahatsızlıklarının ve miyelodisplazi (spina bifida) hastalarının tanı ve takibinde ürodinamik incelemeler ve modern üro-radyolojik yöntemler kullanılmaktadır.

Erkeklerde görülen erektil disfonksiyon olarak adlandırılan sertleşme ve boşalma problemleri ile erkek infertilitesi olarak nitelen erkeğe bağlı kısırlık durumlarına yönelik olarak muayene, tetkik ve tedavi olanakları diğer tıpta uzmanlık dalları ile birlikte planlanarak gerçekleştirilmektedir.

Çocuk Ürolojisi; anne karnından başlamak üzere, yenidoğan ve sonraki dönemlerde, görülebilen doğuştan ya da sonradan gelişen üriner ve genital sisteme ait hastalıklar ve bunların tedavisi ile ilgilenir. Bu hastalıklara örnek olarak Hidrosel ve kordon kisti, İnmemiş testis, Sünnet, Testis ve torbaların acil halleri (Akut skrotum ve testis torsiyonu) ile hipospadias verilebilir. Hipospadias’ın (doğuştan idrar çıkış deliğinin normal yerinden daha aşağıda olması) cerrahi onarımı üroloji bölümünün özel ilgili alanlarından biridir. Hipospadias’ın hem birincil onarımı hem de daha önce ameliyat edilmiş ancak sonuç alınamamış vakaların cerrahi tedavisi yapılabilmektedir.

Böbrek Taşı Kırma (ESWL) Ünitesi;

1980’li yılların başından beri uygulanmakta olan dışarıdan ses dalgaları ile böbrek taşının parçalanması tedavisi, günümüzde 1 santimetreden küçük üst üreter ve 2 santimetreden küçük böbrek içindeki taşlar için temel tedavi kabul edilmektedir. Bugün aktif tedavi gerektiren böbrek taşlarının yaklaşık olarak yüzde 85’i ESWL ile tedavi edilmektedir. ESWL tedavisi sırasında hasta özel bir yatakta yatar ve su dolu bir yastık cildine dayanır. Su dolu yastık içinde oluşturulan ses dalgaları insan vücudundan geçerek, yeri ultrason veya x ışınları ile tespit edilmiş taşa odaklanır. Oluşan ses dalgaları taşta parçalanmalara yol açar ve hasta bu taş parçalarını bol su içip hareket ederek idrar yolu ile düşürür.

 

BÖLÜM DOKTORLARIMIZ;

-Op.Dr.Sebahattin ALBAYRAK


ÜNİTELERİMİZ

  • Acil Servis Hizmetleri
  • Ambulans Hizmetleri
  • Bronkoskopi Ünitesi
  • Ameliyathaneler
  • Check-up
  • Doğum Ünitesi
  • Odyometri Ünitesi
  • Klinik Biyokimya Laboratuvarı
  • Kolonoskopi Ünitesi
  • Endoskopi Ünitesi
  • SFT Ünitesi
  • Radyoloji Ünitesi
Acil Servis Hizmetleri

Acil Servisimiz, 7 gün 24 saat yüksek standartta hizmet kalitesi ile çalışmaktadır. Acil Servisimiz, alanında uzmanlaşmış deneyimli hekim ve yardımcı sağlık personeli ile görev yapmaktadır. Bu ekip tarafından değerlendirilen hastalarımız için, tedavi sürecinde görev alabilecek diğer uzmanlık dallarından hekimler davet edilmektedir. Modern tıbbi cihazlar ile donatılmış olan acil servis gözlem odalarında, hastaların ilk tedavi ve takipleri yapılmaktadır. Ayrıca, girişim odaları ve diğer teknik donanımlı odalarda ilk müdahaleler ve tetkikler zaman kaybetmeden yapılabilmektedir.

Her yaş grubundaki hasta, Acil Servisten hizmet alabilmektedir. Acil Servis hizmetinin gerekliliği doğrultusunda Genel Cerrahi, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, İç Hastalıkları ve Kardiyoloji gibi diğer tüm bölümler aynı şekilde 24 saat Acil Servise destek vermektedir.

Ambulans Hizmetleri

Ambulanslarımız yoğun bakım donanımlı olup, doktor, paramedik ve ilkyardım sertifikalı sürücü ve Acil Servis deneyimi olan ekipten oluşmaktadır. Ambulans hizmetleri hastanemizde yatan tüm hastalara hizmet verdiği gibi, 7 gün 24 saat boyunca 0 236 404 0 415 numaralı telefondan aranabilmektedir. Hastaya ulaşma süresince hastaya ya da hasta yakınlarına Acil Tıbbi Danışma Desteği verilmekte, sonrasında ise hastane Acil Servisimizle koordinasyonlu olarak gerekli hazırlıklar yapılmaktadır.

Bronkoskopi Ünitesi

BRONKOSKOPİ NEDİR ? 


Bronkoskopi solunum şikayetlerinizin sebebinin bulunmasında veya hastalık durumu­nuzun gidişini değerlendirmede yardımcı olan ve bazı ö­zel durumlarda tedavi olanağı sağlayan bir muayene yöntemidir. Bronkoskopi, gırtlağı (larenksi), ana soluk boru­sunu (trakeayı), hava yolllarının dallarını (bronşları) ve akciğerin bazı bölgelerini doktorun doğrudan doğruya görmesini sağlar.

BRONKOSKOP

Bronkoskopi işlemi Bronkoskop adını verdiğimiz bir aletle yapı­lır. Bronkoskop, uzun, bükülebilir, ince bir kurşun kalem kalınlığında ucunda parlak bir ışık bulu­nan bir tüptür. Bu tüp bükülebilir olmasından dolayı burundan veye ağız­dan kolaylıkla sokulur; ses tellerinin arasında geçerek gırtlağa, buradan traekaya ve sonra da bronşlara iletilir. Tü­pün mercekli kısmından bakınca doktor solunum yollarının çeşitli bölge­lerini gayet açık ve aydınlık bir şekilde görebilir. Böylece solunum yollarında veya ak­ciğerde bir hastalığın bulunup bulunmadığı saptanır. Görüntü gerektiğinde bir televizyon ekranına yan­sıtılabilir, video kasedine kaydedilebilir veya fotoğrafı alınabilir. Bronkoskopi sırasında, gözleme ek olarak, aşağı­daki işlemler uygulanabilir:

1) Bronkoskopun içinden geçen bir kanal aracı­lığı ile aspiratör adı verilen emici bir cihazla nefese yollarının içinde­ki balgam, kan ve salgılar emilerek dışarı çekilebilir. Kanala fizyolojik tuzlu su şırınga edilerek yıkantı sıvısı tek­rar aspiratör ile emilir. Bu sıvı laboratuvara gönderilerek sitolik ve bakteriyolojik ince­lenmesi yapılır. Bu incelemeler çok önemli bir teşhis olanağı sağlar.

2) Ucunda ufak bir pens bulunan bükülebilir bir telle bronşun çeperin­den veya görülen hastalıklı bir odaktan ufak bir doku parçası alınır. Bu biyopsi di­yoruz. Bu doku parçası laboratuvara gönderilerek mikroskopla tetkik edi­lir. Biyopsi ile elde edilen patolojik bulgu, hastalıkların, özellikle akciğer kanserinin teşhisin­de çok önem taşır.

3) Bronkoskopla görülemeyen fakat röntgen filminde görü­len bir bölgeden radyoskopi altında bronkoskop kullanılarak akciğer dokusun­dan forsepsle biyopsi elde edilebilir. Buna transbronşik biopsi denilir.

BRONKOSKOPİ ARACILIĞI İLE TEDAVİ YÖNTEMLERİ 


Bronşları dolduran ve nefes tıkanıklığına yol açan bal­gam artıkları ve koyulaşmış bronş salgıları bronkoskopun kanalından fizyolojik tuzlu su verildik­ten sonra aspiratörle tekrar emilerek nefes yolları yıkanabilir. Bu işlem bazı durum­larda hayat kurtarıcı olur. Ana nefes yollarını tıkayan bir kanser varsa kanser ilaçları kanal­dan gönderilen bükülebilir bir iğne ile tümörün içine enjekte edilerek tıkanmayı önleyen bir tedavi uygulanabilir. Bundan sonra forsepsle tümör parçacıkları çıkarılarak hastanın solunu­mu rahatlatılır. Buna intratümoral kemoterapi denilir. Ana nefes yollarını tıkayan tümörlerde kanal­dan özel bir ışık iletici proptan geçen lazer ışınları sayesinde tümör yakılarak ortadan kaldırılabi­lir. Buna fotorezeksiyon denir. Bronkoskobun kanalından ucunda radyoaktif bir madde bulu­nan bir tel uzatılarak bronş içindeki tümöre radyoterapi uygulanabilir. Buna brachytheraphy deni­lir. Nefes yollarına kaçan iğne, diş protezi v.s. gibi yabancı cisim­ler bronkoskopi aracılığı ile özel forsepslerle çıkarılabilir.

DİKKAT!!!

Akciğer radyografisinde şüpheli bir durum saptanan her hastada mut­laka bronkoskopi yapılmalıdır. Akciğer röntgen filmi normal bile olsa, balgamından kan ge­len her hastada mutlaka bronkoskopi yapılmalıdır. 20 yıl boyunca günde bir paket sigara içmiş ve 40 yaşını geçmiş her has­tada öksürük, nefes darlığı gibi şikayetler başlamışsa veya aniden şiddetlenmişse mutla­ka bronkoskopi yapılmalıdır. Bu esnada alınan biopsi ve bronşları yıkaya­rak elde edilen yıkantının mikroskob analizi, akciğer kanserinin erken teşhisine olanak sağla­yan en kesin yöntemi teşkil eder. Böylece akciğer kanseri çok erken dönemde teş­his edilerek hayat kurtarıcı cerrahi müdahale olanağı sağlanır.

BRONKOSKOPİ NASIL UYGULANIR ? 

Hazırlık: Bronkoskopi ya hastaneye gündüz gelinerek yapı­labilir veya hastanede bir gece yattıktan sonraki günün sabahı uygulanır. Her iki durumda da bronkoskopiden en aşağı 4-6 saat önce­si yemek ve sıvı alınmaması gerekir. Doktorunuz, bronkoskopi odasına geldinizde işlemin nasıl yapılacağını si­ze ayrıntılarıyla açıklayacaktır. Eğer bir endişeniz varsa sorunu­nuz varsa katiyyen sormaktan çekinmeyin. Doktor ve hemşirenize ilaçlara karşı alerji veya tepki­lerinizin olup olmadığını lütfen belirtiniz. Daha önce bronkoskopi yapılmışsa doktorunuz bulu­nan sonuçları bilmek isteyecektir. Bunun yanında bronkoskopinin yapılacağı gün genel durumu­nuzda bir bozulma olup olmadığını (ateş, nefes darlığı gibi) doktorunuza bildirmeniz gereklidir.

BRONKOSKOPİ İŞLEMİ NASIL YAPILIR ?

Bronkoskopinin size hiçbir sıkıntı ve acı vermeyece­ğine emin olabilirsiniz.

Bunu sağlamak için muayeneden önce size “ön tedavi” uygu­lanır.

Bunun için doktorunuz kolunuzdaki veya elinizin üst kısmın­daki bir vene (damara) iğne yaparak rahatlamanızı sağlayacak bir ilaç verir. Bu enjeksi­yon ile verilen ilaç ağzınızı kurutacak ve sizi uykulu bir duruma sokacaktır.

İşlem, en rahat edeceğiniz şekilde, oturur ya da yatar du­rumda uygulanır. Lokal anestezik bir ilaç, burun ve boğazınızı uyuşturmak üzere bu böl­gelere sprey halinde veya ince bir tüp içinde verilir. Böylece ses telleri ve gırtlak bölgesi uyu­şur. Bu işlem sırasında hissettiğiniz rahatsızlık, denizde boğazınıza su kaçtığı an­da hissettiğinizden daha fazla değildir.

Hastaların lokal anesteziden sonra belirttikleri yut­kunma zorluğu ve boğazı tahta gibi hissetme duygusunun hiç bir zararı olmadığını belirt­memiz gerekir. Bu lokal uyuşturma bronkoskopinin rahatlıkla uygulanmasını sağlar ve bu duygu kısa sü­re sonra kaybolur.

Bronkoskopi işlemi sırasında uyuşturucu ilaç aynı zamanda öksürmenizi önler ve böylece rahatsızlığınız en az düzeye indirilir.

Hastaları en çok rahatsız eden düşünce, tüpün nefes yolundan geç­mesi sırasında solunumun kesilebileceği düşüncesidir. Bu düşünce ve korku tamamen yer­sizdir. Çünkü bronkoskobun kalınlığı nefes yolundan çok daha incedir ve bronkoskop geçtikten son­ra gırtlakta solunum için çok geniş bir açıklık kalır. Ayrıca buruna yerleştirilen yumu­şak plastik bu tüpten devamlı oksijen verildiğinden solunum çok rahat olur.

Olabilecek en büyük sıkıntı bronkoskopi işlemi sırasında has­tanın öksürmesidir. Bunun da hiç bir öneminin olmadığı çok açıktır.

Bronkoskopun gırtlaktan geçirilmesi ile işin en güç kısmı biter. Bronkoskopi yapılır­ken kanaldan verilen lokal anestezi maddesi bir süre sonra öksürük refleksini kaldır­dığından, hastanın öksürmesi çok kısa sürer.

Doktorun nefes yollarınızı incelemesi 15-20 dakika­yı geçmez.

El parmağınıza takılan mandal şeklindeki algılayıcı bir alet ile, na­bız sayısı ve kandaki oksijen miktarı sürekli denetlendiğinden solunum durumu doktorunuzun her an kontro­lü altındadır. Bu nedenle solunum ve kan dolaşımı açısından en­dişe edilecek hiç bir durum söz konusu olmaz.

Nefes yollarında bir hastalığın görülmediği bazı durum­larda bronkoskopinin radyoskopi altında yapılması gerekebilir. Bu durumda işlem karanlık odada yapı­lır. Böylece nefes yolunun bronkoskoptan geçirilen bir forsepsle bronşların ileri kısımların­dan biyopsi alma olanağı sağlanır.

Bronkoskopi sırasında biyopsi alınırken hiç bir acı duyulmayacağını tekrar vurgulamak isteriz.

Doktorun bronkoskopik gözlemi bittikten sonra hasta­ya hiç bir rahatsızlık vermeden bronkoskop dışarı çekilir.

BRONKOSKOPİ SONRASI

Verilen uyuşturucu ilaçlar nedeniyle uyku hali varsa hasta dinlen­me odasında bir süre istirahat eder. Bu sırada hastanın başında dai­ma bir hemşire bulunur. Boğaz ve gırtlak bölgesindeki uyuşmanın geçmesi ve uyutma refleksinin nor­mal haline gelebilmei için yaklaşık 3 saatin geçmeksi gerekmektedir. Bu nedenle bronkoskopi yapıldık­tan sonra 3 saat içinde yemek yenmemeli ve su içilmemelidir.

Bronkoskopi sonrasında burundan hafif bir kanama olabilir. Bun­dan sakın korkmayın !

Bronkoskopi işleminden 24 saat sonra bu belirtiler tamamen kaybo­lur. Boğazdaki hafif ağrı hissi ve sesteki boğukluk bir süre devam edebi­lir. Sonuçta tüm belirtiler 1-2 gün sonra tamamen yok olacaktır.

Bronkoskopiden sonra balgamda kan görülebilir. Bununda hiç­bir tehlikesi yoktur.

EVE DÖNÜŞ

Hastanın aynı gün içinde eve dönmesi halinde, yanında mutlaka bir refakatçi­nin bulunması gerekmektedir. Eve döndükten sonra günün kalan saatlerini istirahat i­le geçiriniz. Anestezinin etkisi bazen uzun sürer. Bu nedenle aşağıda belirti­len işlemlerin yapılmaması gerekmektedir.

1) Otomo­bil kullanmak
2) Bir iş makinesini işletmek
3) Alkol almak

Anestezinin etkisi ertesi gün geçeceğinden normal faaliyetlerinize devam edebi­lirsiniz.

SONUÇLAR NE ZAMAN ALINIR ? 

Doktor, bazı hastalara uyanır uyanmaz sonuç hakkında bilgi verebilir. Patolojik muayene için doku alınmış ve bronş lavaj sıvısı bakteriyolojik incelemeye gönderilmişse laboratuvardan sonuçların alınması 3-5 gün sürebilir. Uyuşturucu ilaçlar size söylenenleri unutmanıza neden olabilir. Bu nedenle bir yakınınızın size eşlik etmesinde yarar vardır. Laboratuvar sonuçlarının alınmasından sonra gerekli tedaviyi doktorunuz size tavsiye edecektir..

Ameliyathaneler

Ameliyathanemiz uluslararası standartlarda, hasta odaklı hizmet anlayışı ile hasta ve çalışan güvenliği ilkeleri doğrultusunda yapılandırılmıştır. Ameliyathanemize hasta ve personel girişi birbirinden bağımsız olup steril ve yarı steril alanlar ayrılmıştır.

450 metrekare kullanım alanına sahip olan ameliyathanemizde her biri yaklaşık 45 metrekare alana sahip 4 ameliyat salonumuz mevcuttur. Salonlarımızda ki cerrahi ve anestezi pendantları Merkezi Tıbbi Gaz Sistemimiz ile direkt bağlantılı olup, tüm salonlarımızda aktif gaz atık sistemi mevcuttur.

Organ nakli yapılabilecek donanıma sahip olan 2 salonumuzun duvarı, kapıları ve camları X ışını geçirmeyecek şekilde yapılmıştır. Ameliyat salonlarımızdaki hava sızdırmaz hermetik kapılarımızla birlikte,bu 2 salonumuzda laminar akım sistemi, diğer 2 salonumuzda da hepafiltre ile pozitif basınçlı havalandırma yapılarak içerideki temiz havanın sürekliliği sağlanmaktadır.

Ameliyat salonlarında, ameliyat lambaları LED li olup PACS ile tüm salonlarda radyolojik görüntülere ulaşma olanağı sağlayan monitör kolları mevcuttur. Ayrıca bilimsel organizasyonlar için, 2 ameliyat salonumuz ile konferans salonumuz arasında videokonferans sistemimiz mevcut olup, diğer salonlarımızda da bu sistemin altyapısı hazırdır.

Yüksek teknoloji ürünlerinin kullanıldığı hizmet sunumunda, sürekliliğin ve güvenliğin sağlanması için sistemimiz kesintisiz güç kaynağı ile beslenmektedir.24 saat hizmet verebilecek anestezi donanımına sahip olan ameliyathanemizde oluşturulan anestezi öncesi değerlendirme, preoperatif hazırlık ve derlenme alanları ile güvenli anestezi yaklaşımına olanak sağlanmıştır.

Check-up

Günümüz tıbbında en önemli çaba, hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önlemler alarak, kişinin sağlıklı kalmasını sağlamaktır. Çağımızın hastalıkları olan koroner arter hastalıkları, kanser, hipertansiyon gibi pek çok diğer hastalıkta erken ve doğru tanı konabilmesi, hem yaşam süresi, hem de yaşam kalitesi açısından son derece önem taşımaktadır. Ayrıca hiçbir bulgu ve belirti vermeden, yıllarca sinsice seyrederek beyin, kalp, böbrekler gibi hayati organlara da zarar veren hipertansiyon ve diyabet gibi hastalıklarda yine erken dönem tanı ve düzenli tedavinin önemi büyüktür.

Medicabil Hastanesinde yaş ve cinsiyet farklılıklarına göre düzenlenen standart check-up programlarının ötesinde yaşam tarzınız, kişisel özellikleriniz, alışkanlıklarınız, beklentileriniz ve ailevi yatkınlıklarınız incelenerek size özel riskler belirlenir ve öncelikleriniz doğrultusunda bir check-up programı sunulur.

Doktorunuz ile gerçekleştireceğiniz görüşmenin hemen sonrasında yapılacak tetkikler belirlenir ve gerektiğinde ilgili bölümlerle iletişime geçilir. Kişiye özel sağlık riskleri değerlendirilerek, elde edilen sonuçlar doğrultusunda kısa sürede gerekli yönlendirilmeleriniz ve kontrolleriniz gerçekleştirilir. Bu sayede, standart check-up programlarının aksine, taşıdığınız risklere göre belirlenen bir program ile daha detaylı tetkikler yapılır. Böylece sağlığınız için gerekli önlemleri zaman kaybetmeden alınması sağlanabilmektedir.

Kişiye özel Bireysel Check-up programlarının yanı sıra uygulanan Kurumsal Check-up programlarıyla yöneticilere, çalışanlara ve yeni işe girenlere yönelik özel hizmetler sunulmaktadır. Çalışanların fiziksel ve ruhsal yönden sağlıklı olmalarının performanslarına ve şirketin genel başarısına olan katkısı bilinmektedir.

Medicabil Hastanesinde yaş ve cinsiyete göre oluşturulmuş, olası hastalık ve risklerin tanı ve tedavisi için check-up panelleri de bulunmaktadır. Bu paneller;

  • VIP Kadın
  • 40 Yaş Üstü Kadın
  • 40 Yaş Altı Kadın
  • VIP Erkek
  • 40 Yaş Üstü Erkek
  • 40 Yaş Altı Erkek
  • 03-13 Çocuk Check-up
Doğum Ünitesi

Ameliyathane ve Yeni Doğan Yoğun Bakım Ünitesi ile direkt bağlantılı olarak yapılandırılan Doğum Ünitemiz, Merkezi Tıbbi Gaz Sistemi ile donatılmış olup Travay Odası ve İnfant müdahalesinin yapılabileceği donanımı ve deneyimli personeli ile 24 saat hizmet vermektedir.

Odyometri Ünitesi

İşitme kaybının varlığı odyolojik değerlendirmeler ile saptanabilir. İşitme bozukluklarının derecesi  ve tipini  ayrıntılı saptamada  odyometri  testi  uygulanmaktadır.  Ayrıca İş sağlığı ve güvenliği kapsamında çalışanların  işe giriş ve periyodik sağlık  muayenelerinde de odyometri testi önemlidir.

İşitme nedir?

— Kulak kepçesiyle toplanan ses dalgaları, kulak kanalından kulak zarına( timpanikmembran) gelir ve zarı titreştirir.

— Zarın titreşimi kulak kemikçiklerini hareketlendirir  ve kemikçikler tarafından ses bir miktar yükseltilir.

— Yükseltilen ses iç kulak ile işitme sinirlerine aktarılır ve İşitme  Siniri tarafından alınan ses beyne iletilir.

Bu olaya işitme denir.

İşitme kaybı

İşitme kaybı,  işitmenin oluşmasını sağlayan işlevlerden bir veya birden fazla işlevin yerine getirilememesi sonucunda oluşur.   İşitme kaybının varlığı odyolojik değerlendirmeler ile saptanabilir.

İşitme kaybı sebepleri: İşitme kayıplarının büyük bir kısmı ırsi sebeplerden kaynaklanır. Bunun yanı sıra enfeksiyonel hastalıklar, kulak zarı yırtılmaları, dolaşım problemleri, başa ya da kulağa alınan darbeler, gürültülü ortamlar, yaşın ilerlemesi, ilaçların yan etkileri kulak yapılarında hasar meydana getirebilir. Bazen de kulak kanalında biriken kulak kirleri bile işitmenizin düşmesine sebep olur. İşitme kaybının varlığı odyolojik değerlendirmeler ile saptanabilir.

Hastanemzin Odyometri Ünitesinde

Odyolojik değerlendirmede kullanılan tipik test bataryası  uygulanmaktadır.

a)Saf Ses Odyometrisi(Hava ve Kemik Yolu İşitme Eşikleri)

b)Konuşma Odyometrisi(Konuşmayı Anlama-Alma Eşiği ,Konuşmayı Ayırt Etme Skoru )

  1. c) Timpanometri ve Akustik Reflex  Testleri ( İmmitansmetrik ölçümler)

ODYOMETRİK İNCELEMELER  (SAF SES İŞİTME TESTİ );

* Hava yolu işitme ölçümü kulaklıklarla yapılır. İşitsel yolda kulak kepçesinden, beyin sapına kadar olan bölgenin fonksiyonu hakkında bize  bilgi verir.

*Hava yolu işitme eşikleri; bir işitme kaybının var olup olmadığını ve derecesini gösterir. Ancak işitme kaybının tipini belirlemede tek başına yeterli değildir.

HAVA YOLU İŞİTME EŞİKLERİNİN BELİRLENMESİ  ;  Ses dalgalarının dış kulak yolu, kulak zarı, orta kulak, koklea ve işitme sinirini izlemesiyle oluşan işitmenin ölçülmesi ile hava yolu eşikleri elde edilir. Genellikle 250 Hz ile 6000 Hz arasında eşikler belirlenir.

KEMİK YOLU İŞİTME EŞİKLERİNİN BELİRLENMESİ  ;  Kemik yolu işitme ölçümü kemik vibratör mastoid ya da frontal kemiğe konularak yapılır. İşitsel yolda cochlea ile beyin sapı arasındaki bölgenin fonksiyonu hakkında bilgi verir. Vibratör aracılığı ile ses dalgalarının cochleaya ( iç kulak) ve işitme sinirine iletilmesi ile kemik yolu eşikleri belirlenir. Kemik yolu işitme eşikleri işitme kaybının tipi hakkında bilgi verir

Sonuç olarak;  hava yolu ve kemik yolu işitme eşiklerinin saptanması, kişinin işitme seviyesi ile ilgili bilgi verir.  Bununla beraber saf ses odyometri sonuçları; konuşma odyometrisi, timpanometri ve akustik reflex ölçümleri ile  birlikte karşılaştırılarak yorumlanmalıdır.

*İŞİTME KAYBI DERECELERİ  

Saf ses ortalaması (500-1000-2000  Hz eşik ortalaması )

SSO Değerlerine göre işitmenın sınıflandırılması;

0-25  dB     Normal işitme

26-40 dB    Hafif Derecede i.k

41-55 dB    Orta Derecede i.k

56-70 dB    Orta-İleri Derecede i.k

71-90 dB     İleri Derecede i.k

91-+   dB    Çok İleri Derecede i.k

İletim tipi işitme kaybı : Kulak kepçesi, dış kulak yolu, kulak zarı veya orta kulak yapıları ile ilgili patolojilerde  ortaya çıkan işitme kaybıdır.Dış kulakta kulak kiri (buşon), orta kulakta sıvı birikimi (otit), orta kulak kemik zincirlerinde kopukluk veya bu kemikçiklerin hareket kabiliyetinin azalması, kulak zarının delinmesi veya  yırtılması gibi hastalıklar iletim tipi işitme kaybına neden olur. İletim tipi işitme kayıpları medikal tedavi veya ameliyat ile düzeltilebilir.

Sensöri-nöral  tip işitme kaybı:İç kulak tüy hücrelerinde ve/veya işitme sinirinde meydana gelen harabiyetler sonucu ortaya çıkan işitme kayıpları sensöri-neural tip işitme kayıplarıdır.İç kulak tüy hücrelerinde veya işitme sinirinde meydana gelen harabiyetler sonucu ortaya çıkan sensöri-neuralişitme kayıplarında, merkeze iletilecek sinyalin şiddetinde de azalma olur. Bu nedenle işitme kayıplı kişiler konuşulanları duymada ve bunları anlamada sıkıntı çekerler.Nedenleri ; Sendromik ( Alport, Usher, Pendred vb.) , nonsendromik ( Hundred ) , ototoksite, Menier, Presbiakuzi , Enfeksiyonlar ( kızamık,viral- bakteriyel  kabakulak , herpeszoster, havale ), Gürültü

Mikst tip işitme kaybı: hem iletim tipi, hem sensöri-nöral tip işitme kaybı yapan sebeplere bağlı olarak ortaya çıkan işitme kaybıdır.  ( Orta kulakta bir hastalığı olan kişi aynı zamanda gürültülü ortamda çalışıyorsa  oluşabilecek işitme kaybıdır) Nedenleri ;OtitisMedia,Otoskleroz,Kolesteatom, Travma, Osikülerdisartikülasyon, TM Rüptür, Barotravma, Timpanoskleroz, TM PerforasyonOtoskleroz, Glomusjugulare

TİMPANOMETRİ  VE AKUSTİK REFLEX TESTİ: (İmmitansmetrik Ölçümler )

Timpanogram ise; kulak zarı ve orta kulak sisteminin mobilitesini gösteren bir grafiktir.

UYARILMIŞ  OTOAKUSTİK EMİSYON (TE-OAE) : Hastanemizde   Ulusal Yenidoğan işitme taraması kapsamında her yenidoğanda taburcu olmadan önce  Uyarılmış Oto Akustik Emisyon testi ( TE-OAE)  yapılmaktadır.

Yenidoğan İşitme Tarama Programında  temel amaç;

Ülkemizde işitme kaybı ile doğan bebeklerin erken dönemde tanınması, erken dönemde cihazlandırılması ve rehabilitasyonunun   sağlanmasıdır.  Erken dönemde cihazlandırılan ve rehabilitasyonu sağlanan her bebeğin KOKLEAR İMPLANT (Biyonik Kulak) adayı olarak değerlendirilmesi ve çocuğun dil gelişiminin yaşıtlarıyla aynı seviyede olabilmesi için önemlidir.

Klinik Biyokimya Laboratuvarı

Hastanemizin tüm laboratuvarları modern donanımlara sahip, tanı sürecine etki eden bölümlerdir. Biyokimya, hematoloji, mikrobiyoloji, patoloji ve elektrofizyoloji laboratuvarları gerçekleştirilen test çeşitleri ile hastalıkların teşhisine katkı sağlamaktadır. Laboratuvarımızda çalışılan testler bilim ve teknoloji dünyasının devamlı takibi ile yenilenen cihazlarda çeşitli uluslararası kalite kontrol merkezlerinin denetiminde mümkün olan en kısa zamanda sonuçlanmaktadır. Klinik laboratuvarın amacı;

  • Hastalıkları ortaya çıkarmak veya hastalıklara yatkınlığı saptamak,
  • Bir tanının onaylanmasına veya reddedilmesine yardımcı olmak,
  • Bazı hastalıkların süresi ve gelişimi hakkında öngörüde bulunmak,
  • Tedavilerin etkinliğini izlemektir.

Hastadan test için örnek alınmasından, sonuçların hasta yararına kullanılmasına kadar her adımda hasta güvenliği ve beklentileri göz önünde bulundurulmaktadır. Ulusal ve uluslararası hizmet ve yönetim standartlarının gerektirdiği uygulamalar eksiksiz olarak yerine getirilmektedir.

Tanı, tedavi ve hasta değerlendirmesinde gereksinim duyulan tüm laboratuvar testleri, modern cihazlar, sürekli güncel eğitimlerle desteklenen deneyimli teknisyenler, kullanışlı iyi tasarlanmış fiziksel ortam, kaliteye özen gösteren etkin bir yönetim ekibi ile gerçekleştirilmektedir.

Klinik Laboratuvarımızdaki hizmet alanlarımız şunlardır:

  • Biyokimya: Kan, idrar ve diğer vücut sıvılarında çalışmalar yapılır. Karaciğer, böbrek fonksiyonlarını değerlendiren testler, kolesterol, trigliserid, HDL, LDL gibi kan yağları ve şeker ölçümleri, gizli şekerin araştırıldığı yükleme testleri bu bölümde çalışılan testlerin sadece birkaçıdır.
  • Endokrinoloji: Hormonların çalışıldığı bölümdür. Vücudun vitamin düzeylerinin ve hormonal durumunun değerlendirilmesine yardımcı testler bu bölümde çalışılan bazı parametrelerdir. Hamilelerde anne karnındaki bebeğin genetik bazı hastalıklarının tarandığı ilk ve ikinci trimester tarama testleri bu bölümde çalışılır.
  • Koagülasyon: Kanın pıhtılaşmasını değerlendiren birçok test yapılır. Bu testler kanama ve pıhtılaşma bozukluklarının yorumlanmasında yardımcı olan parametrelerdir.
  • Elektroforez: Kan ve idrardaki bazı enzimler ve proteinlerin varlığının veya tipinin belirlenmesine yardımcı çalışmalar yapılır.
  • Hematoloji: Kan sayımı, kandaki alyuvar, akyuvarların ve diğer tüm hücrelerin değerlendirilmesi çalışılan teslere örnek olarak verilebilir.
  • Alerji: Çağımızın önemli sorunu allerjinin varlığının ve hangi maddelere karşı geliştiğinin belirlenmesine yardımcı birçok test vardır.
  • Toksikoloji: Çeşitli ilaç düzeyleri ve bazı toksik maddelerin varlığı ile ilgili çalışmalar yapılır.
  • Mikrobiyoloji: Mikroorganizmaları bakteriler, virüsler, mantarlar ve parazitler olarak sınıflandırmaktayız. Tüm bu mikroorganizmalar hastalık etkeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu birimde enfeksiyon etkeni mikroorganizmalar ile ilgili direkt ve indirekt testleri yapmaktayız. Mikrobiyoloji laboratuvarında alt birimler olarak bakteriyoloji, viroloji mikoloji, parazitoloji ve seroloji bölümleri yer almaktadır.
  • İmmünoloji: Bağışıklık bilimi laboratuvarında bağışıklık sisteminde gelişen hastalıkların tanısında kullanılan testler çalışılmaktadır.
  • Moleküler Biyoloji:Enfeksiyon hastalıklarının laboratuvar tanısında son yıllarda önemli gelişmeler kaydedilmiştir. Tanıda kullanılan direkt olarak etkenin kendisinin veya indirekt olarak etkene özgü antijen ve etkene karşı vücutta gelişen antikorlara yeni bir alanda yöntemler geliştirilmiştir. Mikroorganizmaların DNA ve RNA’sının araştırılması ile daha kesin ve hızlı sonuçlar alınmaktadır. Muayene maddelerinde az miktarda dahi bulunsa hastalık etkeni mikroorganizmalar bu teknoloji ile kolayca tanımlanabilmektedir. Bu yöntem özellikle zor üreyen, konvansiyonel besi yerlerinde üretilemeyen mikroorganizmaların saptanmasında değerli bir yöntemdir.
Kolonoskopi Ünitesi

noskopi Nedir, Nasıl Yapılır?


İnsan vücudunda bulunan latince “kolon” denilen kalın bağırsakların görüntülenmesi için kullanılan yönteme kolonoskopi denir. Ucu aydınlatıcı bir aletle kalın bağırsağın içine girerek kolonun iç yüzünün durumunu, tümör yada bağırsaklarda herhangi anormal bir durum olup olmadığı teşhisinde kullanılır.

Rijit endoskop denilen eski yöntemlerde uzun ince bir boruyla bağırsağın sadece kısa bir kısmı görülebilmekteydi. Daha sonra “flexsibble” denilen kıvrılabilir hale geldi. Böylece bağırsağın her tarafının görülebilme imkanı oluşmuştur.

Kolonoskopi neden yapılır, hangi hastalıklar teşhis edilir?


Kolonoskopi sayesinde bağırsak divertikülü, iltihabi bağırsak hastalığı, bağırsak kanseri vb. hastalıkların tanısı konulup, parça alınarak patolojik tetkikle ayırımı da gerçekleştirilebilir. Bu işlem sırasında, gerekiyorsa iç organların fotoğraflarının alınması mümkündür.

Kolonoskopi iki amaçka kullanılır. Birincisi teşhis amacıyla; kalın bağırsağın içinde tümörel bir kitleden şüphelenildiğinde yada makattan gelen kanamanın basit bir lezyon mu yoksa bir kanser oluşumu olup olmadığının teşhisinde yardımcı olmaktadır.

Kalın bağırsak kanserlerine büyük ölçüde polip denilen küçük ve iyi huylu olan urların yol açtığı bilinmektedir. Ancak, bu urlar zaman içinde kötü özellikler kazanabilmekte, yani kanserleşebilmektedirler. Kolonoskopi yardımı ile bunları çıkartmak ve hastayı takip etmek mümkün olmaktadır.

Nasıl yapılır?

İşlem genellikle ağrısız olup rahat seyreder. İşlem sırasında hava verilmesine bağlı olarak, hafif baskı hissi ve karın krampları hissedebilirsiniz. İşlem öncesinde rahatlamanız için bazı ilaçlar yapılacağından pek huzursuzluk hissetmezsiniz. Siz sırtüstü veya yan tarafınıza doğru yatarken doktorunuz tetkike başlayacaktır. Kolonoskopi işlemi 15 ile 60 dakika arasında sürmektedir. Ayrıca, işlem sonrasında 1-2 saatlik bekleme süresi uygulanmaktadır

Kolonoskopi öncesi yapılması gerekenler

Örneğin kolonoskopi tetkikinin Çarşamba günü sabah saatlerinde yapılacağını baz alırsak;

1. Salı günü (uygulamadan bir gün önce) sulu gıdaların tüketilmesinde fayda vardır. O gün asla taneli besin tüketilmemelidir. Bolca çorba tüketmeli, tüm yiyecekleriniz sıvı olmalıdır.

2. Kolonoskopi öncesi son 6 saatlik bir açıklık süresi arzu edilmektedir.

3. Uygulama öncesi size verilen ilacın yarısı 16:00’da diğer kalan kısmı da 19:00’da tüketilmelidir.

4. İlacın bir meyve suyuna katılması içimi açısından kolaylık sağlayacaktır.

5. Kolonoskopi sırasında kan görünümü verebilecek sıvı gıdaları (vişne yada nar suyu) tercih etmemeniz gerekmektedir.

6. Bu ilacın sizin sık miktarda büyük tuvaletinizi yapmanıza yol açacak bir müshil olduğunu unutmayınız. İlacın alımı sırasında bol miktarda sıvı ve vücut tuzlarını kaybedeceğinizden bu hazırlık sırasında özellikle su ve sulu gıdaları normalden çok daha fazla miktarlarda tüketmelisiniz.

Endoskopi Ünitesi

Endoskopi nedir, nasıl yapılır?

Endoskopi içi boş olan organların gözle incelenmesi işlemidir, genel bir adlandırma olup incelenen organa göre ismi değişmektedir. Örneğin yemek borusu-mide-oniki parmak barsağının birlikte incelendiği durumda Gastroskopi adını alır. Bazı endoskopistler bu tetkiki Üst GİS (üst gastrointestinal sistem) Endoskopisi olarak da tanımlarlar. Gastroskopi de endoskopi denilen ışıklı ve esnek cihazla ağızdan sindirim sistemine girilerek duodenum denen ve halk arasında oniki parmak barsağı  olarak bilinen kısma kadar ilerlenmektedir. Bu işlem kalın barsaklar için yapıldığında ise adı kolonoskopi olarak özgülleşir.

Endoskopi midenin, yemek borusunun, oniki parmak barsağın ve kalın barsağın incelenmesini sağlayan yöntemlerdir.

Mide endoskopisi bilimsel olarak şu yöntemle yapılmaktadır: Mide endoskopi işlemi yapılacak hasta sedyeye oturtulur ve ağza diş hekimlerinin de kullandığı lokal anestezik madde sıkılır. Lokal anesteziyle tolere edemeyecek hastalara genel anestezi uygulanmaktadır. İşlemden önce hastaya sıkılan lokal anestezik madde hastanın mide bulantısını ve yutkunmasını önler. Hasta sol yana yatırıldıktan sonra eskimetreleri sabitlenerek hastanın başı 90 derece sola döndürülür. Hastanın ağız boşluğuna dişleri ve endoskopu korumak için dişlik takılır. Bu işlemin hemen ardından hastanın midesine ağız yoluyla inilir. İşlem sırasında hastada hastalığın türüne göre öğürmeler görülebilir.

SFT Ünitesi

Solunum Fonksiyon Testleri (SFT) Neden, Nasıl Yapılır?

Yakınmaları nedeniyle doktora başvuran hastalarımız tanı ve tedavi sürecinde grafilerinin çekileceğini, kan balgam muayenelerinin yapılacağını bilirler. Solunum fonksiyon testi kavramına aşina değildirler.

Solunum fonksiyon testleri laboratuvarları hastalarımızca hakkında az bilgi sahibi olunan laboratuvardır.

Bu küçük broşürün amacı siz hastalarımızı bu konuda bilgilendirmektir.

Solunum fonksiyon testleri laboratuvarlarında direkt hastanın temas ettiği bazı elektronik ve elektronik olmayan aletler hastanın daha önce gördüğü aletler değildir.

Kan, balgam, idrar ve benzeri materyal laboratuvara gönderilir, hasta testlerinin yapıldığı aleti, yapan teknisyeni görmez. Sonuçlar kendisine yazılı olarak iletilir.

Solunum fonksiyon laboratuvarının önemli bir özelliği hasta, teknisyen ve alet ilişkisinin bire bir kurulmasıdır. Bu yöntemler siz hastalarımıza yabancıdır.

SOLUNUM FONKSİYON TESTLERİ LABORATUVARINDA NE ÖLÇÜLÜR?

Solunum fonksiyon testleri laboratuvarında; Akciğerlere giren ve çıkan hava volümü (hacmini) istirahatte, zorlu nefes alıp verme esnasında ve egzersizde ölçülür ve testi yapılan kişiden elde edilen değerler ile aynı yaşta, cinste, boyda kişilerden elde edilen değerlerle karşılaştırılır.

Akciğerlere giren hava solunum yollarında belli bir hızla akciğerlere ulaşır. Trafikte yollar daraldığında burada akmakta olan trafikteki araçların hızları azalır. Solunum yollarında darlık olduğunda giren ve özellikle çıkan hava hızı azalır. Bunu göstermek için. akciğerlerimiz tam dolu iken, ilk 1 saniyede çıkarılan maksimum hava miktarı (FEV1) ölçülür

Eğer ölçtüğümüz hızlar düşükse, verilen nefes genişletici (bronkodilatör) ilaçlarla hızın artıp artmadığını da ölçeriz. Bu teste reversibilite testi denir.

Şikayetleri olmasına rağmen fonksiyon testleri bazı hastalarımızda normal bulunabilir. Hastamızın şikayetlerine sebep olan duman, toz gibi zararlı maddelerin yerini alabilecek maddelerle solunum yollarında oluşabilecek hız azalmasını araştırırız. Bu teste bronşhiperreaktivite testi (Provokasyon testi, solunum yolu aşırı duyarlılık testi) denir.

Akciğerlere giren ve çıkan gazların hızlarının azalmasına sebep olan darlığın oluşturduğu direnç ölçülür.

Akciğerlerimiz havada bulunan oksijenin kana taşınmasında önemli rol oynar. Nefes aldığımızda havadaki gazlar hava keseciklerimize (alveol) erişir. Oksijen bu çok ince cidarlı keseciklerin duvarında bulunan damarlardaki kırmızı kan hücrelerine hızla aktarılır. Kırmızı kan hücrelerinde bulunan karbondioksitte aksi yönde hızla hareket ederek hava keseciklerimize geçer. Bu gaz değiş-tokuş işlemine difüzyon denir. Solunum fonksiyon labratuarında difüzyon ölçümü ile akciğerlerin oksijen ve karbondioksit değişimini yeterince yapıp yapmadığı saptanır.

Nefes alıp-verirken göğüs kafesimize, karnımıza, boynumuza ve omuzlarımıza ait kaslarımızı kullanırız. Bu kaslar bir güç oluşturarak nefes almamıza ve vermemize yardım ederler. Bu kasların nefes alırken (inspirasyon) ve nefes verirken (ekspirasyon) oluşturdukları basınçlar ölçülerek, solunum kas fonksiyonları hakkında bilgi sahibi olunur.

KİMLERE SOLUNUM FONKSİYON TESTİ YAPILIR?

-Nefes darlığı, hışırtılı solunum, öksürük, balgam çıkarma şikayeti olanlara,

-Akciğer grafisinde normal dışı bulguları olanlara,

-Şikayeti olsun olmasın uzun süreden beri sigara içenlere,

-Genel anestezi altında ameliyat alacaklara

-Akciğer, kalp ameliyatı olacaklara,

-Vücudunun başka bir organında var

olan hastalığın akciğeri etkilediği düşünülen hastalarımıza doktorunun önerisiyle,

-Akciğerleri etkileyecek işlerde çalışanlara (madenciler, deterjan, akü fabrikası işçileri, kuş besleyiciler….. vb),

-Sporculara,

-Akciğerler hastalığı nedeniyle nefes açıcı ve iltihab giderici, koruyucu ilaç verilenlerde, ilaçları etkisi araştırılmak istenenlere.

Miyokart infarktüsü geçirmiş, aort, beyin anevrizması, göz tansiyonu olan, kontrol altında olmayan hipertansiyonu bulunan, göz, toraks ve batın ameliyatı geçirmiş ve şiddetli ağrısı olan hastalarımız teknisyeni bilgilendirmelidir.

Radyoloji Ünitesi

Bilgisayarlı Tomografi

             Hasta çevresinde dönen röntgen tüpünden çıkan X ışınları dokulardan geçerek dedektörler aracılığı ile tespit edilir ve elde edilen bilgiler yüksek kapasiteli bilgisayarlarla işlenerek görüntüye dönüştürülür. Dokunun özelliğine göre 1, 2, 5, 10mm kalınlığında kesitler alınır.

Spiral BT cihazlarımız ile çok kısa sürede (saniyeler içinde) BT anjiografi gibi dinamik tetkikler yapılabileceği gibi 3 boyutlu görüntüler de elde edilebilir.
Bilgisayarlı Tomografi sistemi ile beyin, omurilik, akciğerler, batın içi organlar, paranazal sinüsler ve orta-iç kulak yapıları ve kemik yapılar yüksek tanı değerleri ile görüntülenebilir.
  

      BT tetkiki nasıl yapılır :

  •        İnceleme için BT cihazı masasına yatırılacaksınız.
  •        Çekim süresince hareketsiz durmanız istenecektir.
  •        Tetkik süresi incelenen bölgeye ve patolojiye göre değişebilir (05-30dk).
  •        Bazı durumlarda çekilen filmler uzman doktorumuz tarafından değerlendirilirken sizden ek çekim isteyebilir ve ikinci defa ek inceleme için çağrılabilirsiniz.
  •        Tetkikle ilgili radyasyon söz konusu olduğundan gebelik durumu veya gebelik ihtimaline karşı teknisyen ve doktoru uyarınız.

Gerekli durumlarda ağızdan (oral), damardan (IV) ve rektal (tüp yolu ile makattan) kontrast madde verilebilir. Kontrast maddeler BT tetkiklerinin tanısal değerini artıran ve hastalığınız hakkında daha fazla bilgi edinilmesini sağlayan ilaçlardır.


Mamografi

     Meme kanseri kadınlarda memeyi etkileyen en önemli patolojidir. ABD’de 54 yaş altındaki kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en sık nedeni meme kanseridir. Ülkemizde yapılan istatistiklerde kadınlarda kansere bağlı ölüm nedenleri arasında akciğer kanserinden sonra ikinci sırayı meme kanseri almaktadır. ABD’de her sekiz kadından birinin yaşamı sırasında meme kanserine yakalanacağı, her otuz kadından birinin meme kanseri nedeniyle öleceği tahmin edilmektedir. Yine ABD’de 40 yaşından büyük kadınlarda yılda bir kez yapılan mamografi her yıl meme kanserine bağlı 7500 ölümü önleyebileceği bildirilmiştir.

Mamografi memenin detaylı görüntüsünün düşük dozajlı özel bir x ışını yardımı ile çıkarılmasıdır. Mamografide düşük dozajlı x ışını, yüksek kontrastlı ve yüksek yoğunluklu filmler ve özel olarak dizayn edilmiş röntgen cihazları kullanılır. Meme kanseri tedavisinin başarıya ulaşmasında erken teşhis çok önemlidir. Mamografi erken meme kanseri teşhisinde önemli bir rol oynar. 50 yaşın üzerindeki kadınlarda bulunan meme kitlelerinin %90’ının hissedilebilir büyüklüğe ulaşmasından 2 yıl kadar önce mamografi ile belirlenebileceğini tahmin edilmektedir. Mamografinin yararları, potansiyel riskleri ve verdiği rahatsızlıktan çok daha fazladır.

Mamografi göğüs içerisinde ki değişiklikleri kadının kendisi ya da doktoru tarafından hissedilemeyecek haldeyken bile görüntüleyebilir. Kitlenin bulunmasının sonrasında, mamografi bunun kanser olup olmadığının belirlenmesinde kullanılabilir. Biyopsi, kuşkulu dokunun alınarak laboratuvar şartları altında kanser olup olmadığının belirlenmesi işlemidir. Bir anormalliğin bulunması durumunda, özel bir mamografi türü (Stereotactic Mammography) eşliğinde ya da ultrason yardımı ile yapılan biyopsi teşhisinin doğrulanması amacı ile kullanılabilinir.

Mamografinin zararları var mıdır?

Mamografik taramanın benimsenmesi konusunda inceleme sırasında meme dokusunun yüksek doz radyasyona maruz kaldığı inancı önemli bir sorun oluşturmaktadır. Ancak henüz mamografi nedeniyle kanser olan kadın bulunmamaktadır. Mamografi tekniğinin gelişmesine paralel olarak meme dokusunun inceleme sırasında maruz kaldığı radyasyon dozu azalmaktadır. Mamografinin klasik röntgenden en önemli farkı düşük dozda daha yüksek görüntü kalitesi elde etmesidir. Teknik olarak kaliteli bir mamografide memenin tümü ya da olabildiğince fazla meme alanı yüksek kontrast ve optimum görüntü ayrıntısı ile görüntülenmelidir. İnceleme sırasında en önemli nokta memenin yeterince sıkıştırılmasıdır. Bu, kimi zaman hastalarda rahatsızlık yaratabilir, ancak yeterli sıkıştırma ile memenin alacağı radyasyon dozu azalır. Aynı zamanda meme dokusunun üst üste gelen kısımlarının ayrılmasıyla var olan bir kitle gözden kaçırılmamış olur ve yalancı kitle görünümleri kaybolur. Mamografi çekilirken sert bir sıkıştırılma ve basınç hissedebilirsiniz ama bu size acı verecek düzeyde olmamalıdır. Eğer acı duyarsanız, mamografi teknisyenini durumdan haberdar etmelisiniz. Göğsün mamografi çekilirken sıkıştırılmasının nedenleri arasında şunlar sayılabilir;

� Göğsün sıkıştırılarak daha az miktarda dokunun üst üste gelmesini önlemek ve dolayısı ile göğsün anatomisi ve olası anormalliklerin daha iyi görüntülenebilmesini sağlamak

� Normal de sadece gölge olarak görünecek olan bölgelerin üst üste gelerek, şüpheli bir görüntü oluşturması.

� Daha ince bir doku incelenecek olduğu için daha az oranda x-ışınına gereksinim olması.

� Göğsün hareket etmesine engel olarak, net olmayan görüntüler alınmasına engel olmak.

� X-ışının kalın doku içinde dağılarak, görüntü kalitesini düşürmesine engel olmak.

Mamografi nasıl ve ne zaman yapılır?

Mamografi meme dokusunun adet döngüsünün içinde en iyi görüntülenebildiği bir dönemde yapılmalıdır. Bu dönem adet kanamasının başladığı ilk hafta içerisinde hormon seviyelerinin henüz nispeten düşük olduğu günlerdedir.

Mamografi çekilirken, teknisyen hastayı gerekli konuma getirerek her bir göğsü ayrı ayrı görüntüler. Her göğsün çekiminde, göğüs bir filmin üstüne dikkatlice yerleştirilir ve nazikçe iki levha arasında bastırılır. Bu levhalar genellikle şeffaf cam elyafından ya da başka şeffaf plastiklerden yapılmışlardır. Bu sıkıştırma göğsün düzleşmesine neden olur, bu da en fazla dokunun görüntülenmesini ve incelenmesini olası kılar.

Meme bölgesinde ya da koltuk altlarınızda deodorant ve pudra kullanmamanız gereklidir. Röntgen teknisyeni belinize kadar soyun¬manızı isteyecek, daha sonra da meme dokusu sıkışacak biçimde her iki memeyi sırayla bir kapak ve bir X ışını levhası arasına yerleştirecektir. Her memenin iki görüntüsü alınır.

Memeleriniz küçükse test hafif bir rahat¬sızlık yaratır ancak yalnızca bir kaç dakika sürecektir. Rahatlarsanız, teknisyenin meme¬lerinizi doğru şekilde yerleştirmesi daha basit olacaktır. Görüntünün net olduğundan emin olmak için, film işlenirken 10-15 dakika kadar bekle¬meniz istenecektir. Radyolog röntgenleri in¬celedikten sonra, sonucu hekimiznize vere¬bilir ya da röntgen sırasında harekete bağlı olarak resim kötüyse, doğrudan size ulaşıp yinelenmesini isteyebilir.

Rutin Mamografi Ne Sıklıkta Yapılmalıdır?

Günümüzde tarama amaçlı mamografinin meme kanseri açısından risk faktörü bulunmayan kadınlara 40 yaşında başlanması, 50 yaşına kadar 2 yılda bir, daha sonra yılda bir defa uygulanması önerilmektedir. Her yıl yapılan rutin jinekolojik muayeneler esnasında yapılan meme muayenesinde bir sorun saptanması durumunda veya kadının her ay kendi yaptığı meme muayenesi esnasında bir sorun saptaması ve bu sorunun doktor muayenesiyle doğrulanması durumunda mamografi yenilenir.

Otuz yaşından daha genç olan kadınlarda bir yandan meme dokusunun yoğun olması nedeniyle görüntülemenin zor olması, öte yandan meme kanseri görülme olasılığının oldukça düşük olması nedeniyle bu yaş grubundaki kadınlara rutin mamografi önerilmez. Genç bayanlarda meme dokusundaki sorunlar genellikle meme muayenesi ve meme ultrasonografisiyle aydınlatılır.

Ailesinde meme kanserli birey bulunan veya meme kanseri geliştirme açısından çeşitli risk faktörleri olan kadınlarda rutin mamografi aralıkları hekiminin belirlediği şemaya göre uygulanır.


Röntgen

Röntgen Nedir ?

Röntgen tıpta kullanılan en temel tanı yöntemlerinden bir tanesidir. Wilhelm Conrad Röntgen tarafından 1895 senesinde tesadüfen bir deney sırasında tespit edilmiştir. Röntgen ışınları başlangıçta X ışını olarak adlandırılmıştır. Röntgen ışınlarının X ışını olarak adlandırılmasındaki temel sebep tüm özelliklerinin algılanamamasından kaynaklanmaktadır.

X ışınları temel olarak alternatif şehir akımının yükseltilerek düz akım haline getirilmesinden ve bunun bir cam tüp içinde kapalı şekilde aktarılması esnasında anota çarpan elektronların enerjilerinin değişmesinden kaynaklanır. X ışınları düz akan ışınlardır. Bunlar yönlendirilir ve dokuların içlerinden geçmeleri sağlanır. Dokularda apsasyon, dokuların cinsine ve kalınlığına göre değişmektedir. Artık ışınlar eğer dijital röntgenlerse bir görüntü plağının üzerine düşerler.

Eğer konvansiyoner grafilerse bir film üstüne düşerler ve böylece imaj oluşturulur. Başlangıçta tıbbi maksatlı kullanılan X ışınları günümüzde sanayide ve güvenlik konusunda kontrollerde de kullanılmaktadır. Hastanın dokularını açmadan, hastaya dokunmadan, ellemeden, hastayı rahatsız etmeden tanıya katkıda bulunan mucize ışınlardır röntgen ışınları.

Röntgen Çeşitleri Nelerdir ?


Temel olarak X ışınları lugtan geçtikten sonra eğer bir röntgen filmi üzerine düşüyorsa bu konvensiyonel röntgen olarak adlandırılmaktadır. Eğer bir görüntü plağı üzerine düşüyorsa dijitalizasyon söz konusudur.

Bir bilgisayar yardımıyla aynı görüntü ekrana verilmektedir. Konvensiyonel röntgende bir radyografi denilen bölüm vardır. Radyografilerde film kullanılmaktadır. Bir de floroskopi veya radyoskopi denilen bir kısım vardır. Floroskopi ve radyoskopi denilen kısımda hasta ışını aldıktan sonra bir flor plağının üzerine artık ışınlar çarpmakta ve bir parlama yapmaktadır.

Günümüzde görüntü kalitesini arttırıcı bir takım aygıtların gelişmesiyle ve televizyon tekniklerinin ilerlemesiyle birlikte bunlar kayıt altına alınabilmektedir. Örneğin anjiyografiler bunlara örnek verilebimektedir. Anjiyografilerde radyopak madde damara verilmekte ve hareketli bir şekilde bu damardan bu ilacın akışı seyredilebilmektedir.

Bu şekilde kayda alınan film daha sonra gönsterilebilmektedir. Konversiyonel direk radyografilere akciğer filmleri veya iskelet radyografileri örnek verilebilir. Radyoskopiler genellikle hareketli organların tetkiki için kullanılırlar. Radyografiler ise daha sabit organların tetkikleri için kullanılırlar.


HSG (Histerosalpingografi)

       HSG tetkiki kadın üreme yollarını incelemeye yönelik bir röntgen çekimidir. Bu röntgenler uterus (rahim) şeklinin ve tüplerin açıklığının değerlendirilmesini sağlar.

HSG adet kanamasının bitiminden sonra yapılır. Adet kanaması sırasında ve servisit, endometrit, salpenjit gibi enfeksiyon durumlarında tetkik yapılamaz.
İşlem normal bir jinekoloji muayenesi gibidir. Röntgen teknisyeni sizi düz bir masaya yatırır.                      Doktor aynen jinekolojik muayenede olduğu gibi vajinaya bir spekulum uygular. Serviks (rahim ağzı) temizlenir ve bir klemp yerleştirilir. Servikal açıklığa ince bir kanül yerleştirilir ve bu kanülden kontrast madde verilir. Kontrast maddenin rahimden ve tüplerden ilerleyişi ile oluşan görüntü 3-4 kez çekilen röntgen filmleri ile görüntülenir.
İnceleme süresi toplam 2 dakikadır.
HSG genel olarak ağrısız ve kolay bir tetkiktir.
Hastalarımız genellikle (%99) belirgin ağrı hissetmediklerini belirtirler.
Spekulum yerleştirilmesi ve kontrast ilacın tüplerden geçişi sırasında kasıklarınızda hafif ağrı hissedebilirsiniz. Ancak ağrı eşiği çok düşük hastalarımızda (%1) ve vajinismus gibi patolojilerde (%1-6) hasta tetkiki tolere edemez. Bu gibi durumlarda HSG tetkikinin anestezi altında yapılması gündeme gelebilir. Ancak anestezi işleminin de risklerinin bulunduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle mutlaka öncelik olarak anestezisiz çekim denenmelidir.


IVP (İlaçlı böbrek filmi)

TETKİK HAZIRLIK KILAVUZU

Tetkik için hastanın hazırlanışı:

Üriner sistem alanlarının radyolojik incelenmesinin başarısı ve doğruluğu bağırsak temizliğinin kalitesine bağlıdır. Bu bakımdan aşağıda önerilen talimatlara tam olarak uymalısınız. Aksi taktirde verilen randevu tarihinde tetkikiniz yapılmayacak, yeniden randevu almak zorunda kalacak, teşhisiniz gecikecektir.

10 yaşından küçük çocuklar için sadece sulu diyet uygulaması yeterli olup müsil ilacı genellikle gerekmemektedir (doktorunuza danışınız).
Bağırsak temizliği için yapılması gerekenler ve Tetkik öncesi hazırlık:

• Size verilen randevu tarihinden iki gün öncesinden başlayarak gaz yapıcı ve posalı gıdalar yemeyin, bol miktarda sıvı gıdalar alın. (Çorba, püre, muhallebi gibi sıvı gıdalar alın. Katı yiyecekler, meyve, salata, süt ve yoğurt yemeyin.)
• Tetkikten bir gece önce ishal yapıcı Müshil ilacı kullanılmalıdır. (Örnek: X-M müsil ilacı)
• Tetkikin yapılacağı günden bir gün önce akşam saat 18.00 de hafif bir yemek yedikten 1 saat sonra doktorunuzun yazmış olduğu Müshil ilacından uygun dozda içiniz.
• İlaçlar yutulduktan sonra film çekimine kadar hiç bir şey yenilmeyecek. Yatana kadar bol miktarda sıvı alınız. Müshil ilacı sizi ishal yapacaktır.
• Sabah uyanınca tetkike gelene kadar, hiçbir şekilde sıvı veya katı gıda almayınız, su-çay-meyve suyu-süt içmeyiniz, sigara içmeyiniz.
• Daha önceden kullandığınız ve kullanmanız gereken ilaçlar var ise doktorunuza sormak şartı ile kullanabilirsiniz. (Noniyonik kontrast maddeler ile etkileşim gösterdiğinden Metformin, Aminoglikozid, NSAID gibi bazı ilaçların 24 saat önceden kesilmesi gerekmektedir.)
• Tetkik sırasında kullanılmak üzere doktorunuz tarafından reçete edilen kontrast ilacınızı ve diğer malzemeleri (50 cc enjektör, anjioket, …vb) mutlaka yanınızda getiriniz.
Tetkik sırasında yapılacak işlemler:
• Tetkike başlamadan önce tuvalete gidip idrarınızı boşaltınız.
• Bağırsak temizliğinin kontrolü için direkt batın röntgeni çekilecek.
• Bağırsak temizliğiniz uygun ise kontrast madde damarınızdan yapılacaktır.
• İlaç enjeksiyonu bittikten sonra belirli aralıklarla filminiz çekilecektir.
• Tüm bu işlemler yaklaşık 30-45 dk sürecektir. Bu sırada teknisyenin uyarılarına uyunuz ve izni olmadan odayı terk etmeyiniz. Tuvalete gitmeyiniz, bir şey yiyip içmeyiniz.

DİKKAT! (UYARI):
• Daha önce böyle bir tetkik yaptırıp yaptırmadığınızı,
• Herhangi bir alerjiniz (ilaca veya başka bir şeye) olup olmadığını,
• Alerjik astım, Şeker Hastalığı, Kan Hastalığı, Guatr gibi hastalıklarınızın olup olmadığını
• Tetkikle ilgili radyasyon söz konusu olduğundan gebelik durumu veya gebelik ihtimalini,
çekimi yapacak olan ilgili kişiye mutlaka söyleyiniz….
X-M tablet (müshil ilacı) kullanımı
(yetişkin hasta için)
• 18.00……. Hafif akşam yemeği
• 19.00……. 5 tane X-M tablet yutulacak.
• 19.10……. 5 tane X-M tablet yutulacak.
• 23.00’ e kadar bol su içilecek.
• İlaçlar yutulduktan sonra film çekimine kadar hiç bir şey yenilmeyecek. IVP tetkiki sırasında kullanılmak üzere yanınızda getirmeniz gereken ilaç ve malzemeler: (Doktorunuz tarafından reçete edilecek)
1. Kontrast ilacı (Noniyonik- 300/100 ml)
2. 50 cc enjektör
3. Anjioket


MANYETİK REZONANS GÖRÜNTÜLEME

      Manyetik Rezonans Görüntüleme yüksek manyetik alanda yer alan hastaya radyo dalgalarının gönderilmesi sonucu görüntü oluşturması temeline dayanan bir incelemedir. Bilgisayarlı Tomografiden farklı olarak X ışınları kullanılmaz. Kullanılan bu görüntüleme teknikleri ile beyin, omurilik, iskelet sistemi, eklemler, kas ve yumuşak doku hastalıkları en iyi şekilde görüntüleme imkânına sahiptir..

MR tetkiki nasıl yapılır?

Manyetik rezonans görüntüleme vücudunuzun ve organlarınızın görüntülenmesini sağlayan tıbbi bir tetkik yöntemidir.
MR cihazı, içine girilen büyük bir mıknatıs, radyo dalgaları, sinyalleri toplayan antenler ve görüntüyü oluşturan bir bilgisayar sisteminden oluşur.
MR tetkiki genel olarak güvenli bir tetkiktir ve bilinen zararı yoktur.
MR cihazı radyasyon içermez. Çekim işlemi güçlü manyetik alan içerisinde gerçekleştirilmektedir.
Tetkik odasında mıknatısa bağlı olarak yüksek güçte manyetik alan mevcuttur ve demir gibi metalik nesneleri çeker.
Odaya girerken sizin ve beraberinizde odaya giren yakınlarınızın üzerinde metal içeren giyecek, metal nesne, manyetik kart (kredi kartı, banka kartı vb.), telefon, saat, çağrı cihazı, kesici alet, silah ve benzeri nesnelerin mutlaka çıkartılması gerekmektedir.
KALP PİLİ ve METALİK KALP KAPAĞI BULUNAN HASTALARA MR TETKİKİ YAPILAMAZ.
Cihaz çalışırken yüksek tonda titreşim tarzında gürültüler duyacaksınız; bu gürültüler normaldir. Gürültüler esnasında tetkik bölgesi ile ilgili sinyaller toplanmakta olup hareketsiz kalmanız veya gerekli durumlarda nefes tutmanız istenecektir. İncelemenin kalitesi için en önemli faktör hastanın çekim sırasında mutlak hareketsiz kalmasıdır. Uyarılara uymanız tekrarı azaltacağından mümkün olan en kısa zamanda tetkikinizin bitmesini sağlayacaktır.
Tetkik süresi incelenen bölgeye ve patolojiye göre değişebilir (20-60dk).
Çekim sırasında cam bölmenin ardından sizi izliyor olacağız ve her hangi bir sorun fark ettiğimizde veya sizin anormal bir hareketinizi gördüğümüzde anında müdahale edeceğiz.
Bazı durumlarda çekilen filmleriniz uzman doktorumuz tarafından değerlendirilirken sizden ek çekim isteyebilir ve ikinci defa ek inceleme için çağrılabilirsiniz.
Gebelikte bebek üzerinde yan etkisi olmadığı öngörülmekle birlikte ilk 3 ay içinde çok gerekli değilse gebelerde MR çekimi uygulanmaz. 3 aydan büyük gebelerde ise böyle bir kısıtlama söz konusu değildir.

Bazı durumlarda tetkik sırasında damardan kontrast ilacı vererek tetkik yapmak gerekebilir. İlaçsız incelemede görüntülenemeyen birtakım lezyonları görünür hale getirmek ve lezyonların ayırıcı tanısını yapabilmek için kontrast ilaçları MR incelemesinde kullanılır.

Her Hakkı Saklıdır. Akhisar Özel Doğuş Hastanesi