-
Acil Servis
-
Beslenme ve Diyetetik
-
Beyin ve Sinir Cerrahisi
-
Biyokimya
-
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
-
Dermatoloji (Cildiye)
-
Enfeksiyon Hastalıkları
-
Erişkin Yoğun Bakım Ünitesi
-
Fizik Tedavi Polikliniği
-
Fizik Tedavi Ünitesi
-
Genel Cerrahi
-
Göğüs Hastalıkları
-
Göz Hastalıkları
-
İç Hastalıkları
-
Kadın Hastalıkları ve Doğum
-
Kardiyoloji
-
Kozmetik Ünitesi
-
Kulak Burun Boğaz (KBB)
-
Nöroloji
-
Ortopedi ve Travmatoloji
-
Psikiyatri
-
Psikoloji
-
Radyoloji
-
Üroloji
-
Yeni Doğan Yoğun Bakım
Kanser ve Beslenme
Protein ve Kanser: Yüksek miktarda hayvansal protein alımı kanser ile ilişkilendirilmektedir. Çünkü yüksek oranda hayvansal protein alımında çok fazla doymuş yağ da tüketilir. Yapılan çalışmalar doymuş yağ tüketimi ile meme, prostat, rahim, kolorektal, pankreas ve böbrek kanserleri k arasında ilişkiyi ortaya koyar. Ancak bu kanserlerin proteinle mi, doymuş yağ alımı ile mi bağıntılı olduğu tam olarak belirlenememiştir. Yağ içeriği yüksek et ve işlenmiş et tüketimi yerine alternatif protein kaynakları olan balık, tavuk tercih edilmelidir. Nitrat, nitrit gibi katkı maddeleri içeren ürünlerden ( sucuk, sosis, salam vb.) uzak durulmalıdır.
Yağ ve kanser: Yağlar vücudun enerji deposu olup vücutta sentezlenemeyen elzem yağ asitleri ve yağda eriyen vitaminlerin alınabilmesi için önemlidir. Yağın her çeşidinin (sıvı veya katı, hayvansal veya bitkisel) fazla tüketilmesi özellikle prostat, meme, testis, rahim, yumurtalık ve kolorektal kanserlerinin oluşum riskini arttırır. Bu nedenle yağ alımını azaltmak için yemekler az yağ ile pişirilmeli özellikle et yemeklerine ilave yağ eklenmemeli kendi yağında pişirilmelidir. Doymuş yağların tüketimi azaltılarak doymamış yağ tüketimi arttırılmalıdır. Bitkisel sıvı yağlar tercih edilmelidir. Yağ çeşidi ve tüketimi belirli bir denge içerisinde olmalıdır.
Karbonhidrat ve kanser:. Yiyeceklerimizde en fazla yer alan besin ögesi karbanhidrattır. Başlıca çay şekeri, pekmez, bal, ekmek, sebze, meyve, kurubaklagil de bulunmaktadır. Et, balık ve tavukta az miktarlarda nişasta bezeri ‘glikojen’ denen karbonhidrat bulunmaktadır. Sebze, meyve, kepeği ayrılmamış tahıl ve kurubaklagillerde bir karbonhidrat türü olan posa (lif) bulunmaktadır. Posanın fazla alınması kabızlığı önleyerek bağırsakların düzenli olarak çalışmasını sağlar ve kolon-rektum kanserleri oluşumunun önüne geçer.
Vitaminler ve kanser: Vitaminlerin genellikle kanser oluşumunu önledikleri belirtilmektedir. Vitaminlerin günlük önerilen miktarlardan az alınmasının kanser riskini arttırdığı bildirilmiştir.
Mineraller ve kanser: İnsan vücuduna minerallerin çoğu içecek ve yiyeceklerle, bir kısmı hava yoluyla bazıları da deri ile alınır. Bazı mineraller kanserin oluşmasını önlemeye yardımcı olurken bazıları da kanseri tetikler. Bazı minerallerde alım miktarına göre her iki şekilde de etki göstermektedir. Kanser oluşumuna neden olan başlıca mineraller nikel, kadminyum, kurşun, asbest (amyant) ve arseniktir. Kanserden koruyucu minerallerin başlıcaları selenyum, iyot, çinko, molibden, kalsiyum ve demirdir.
Şişmanlık ve kanser: Besinlerle alınan enerjinin, gün boyu harcanan enerjiden daha fazla olması sonucu vücutta yağ olarak birikerek şişmanlığa neden olmaktadır. Genellikle şişmanlık kalori değeri yüksek besinlerin sürekli, aşırı tüketiminden ve fiziksel aktivitenin azlığından kaynaklanmaktadır. Şişman bireylerde kanser normal kilolulara göre daha yüksek oranda görülmektedir. Hareketli bir yaşam tarzı ve dengeli beslenme ile şişmanlığın önüne geçilebilir. Haftada 3-4 kez yapılan, 30-60 dakikalık orta şiddette fiziksel aktivitenin sağlığı olumlu yönde etkiler. Yapılan çalışmalarda fiziksel aktivitenin kanser riskini de azalttığı gösterilmiştir. Fiziksel aktivite yaparak vücut ağırlığı kontrolü de sağlanmaktadır.
Alkol, sigara ve kanser: Bağımlılık yapan bu iki maddenin ayrı ayrı kullanımlarının yanı sıra birlikte kullanıldıklarında da kanser riskini daha da arttırdığı bilinmektedir. Bu nedende alkol ve sigara tüketimi sınırlandırılarak tamamen sonlanmalıdır.