-
Acil Servis
-
Beslenme ve Diyetetik
-
Beyin ve Sinir Cerrahisi
-
Biyokimya
-
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları
-
Dermatoloji (Cildiye)
-
Enfeksiyon Hastalıkları
-
Erişkin Yoğun Bakım Ünitesi
-
Fizik Tedavi Polikliniği
-
Fizik Tedavi Ünitesi
-
Genel Cerrahi
-
Göğüs Hastalıkları
-
Göz Hastalıkları
-
İç Hastalıkları
-
Kadın Hastalıkları ve Doğum
-
Kardiyoloji
-
Kozmetik Ünitesi
-
Kulak Burun Boğaz (KBB)
-
Nöroloji
-
Ortopedi ve Travmatoloji
-
Psikiyatri
-
Psikoloji
-
Radyoloji
-
Üroloji
-
Yeni Doğan Yoğun Bakım
Mide Küçültme (Obezite) Ameliyatları
Uygulanan tedavi ve diyet programlarıyla kilo vermeyi başaramayan, Beden Kitle İndeksi (BKİ) 40’dan yüksek ya da BKİ’i 35’den yüksek ve kronik bazı hastalıkları bulunan ve bu nedenle önemli sağlık sorunları yaşayan kişilere tedavi amaçlı uygulanan cerrahi girişimlere “Bariatrik Cerrahi” ya da Obezite Cerrahisi adı verilmektedir. Obezite tedavisinde önemli bir yere sahip olan obezite (bariatrik) ameliyatlar ile hastalar normal kilolarına dönebildiği gibi bu kişilerde obeziteyle ilişkili hastalıkların görülme sıklığı da azalmaktadır. Kapalı cerrahi yöntemiyle (laparoskopik) yapılan obezite ameliyatları sayesinde ise hastaların iyileşme süreci kısalmaktadır. Kilo vermek için obezite (bariatrik) ameliyatı olmuş hastalar arasında yapılan araştırmalar obezite ameliyatı olmuş kişilerin, olmayanlara kıyasla, daha düşük oranda obeziteyle ilişkili kanserlere yakalandığını ortaya koymuştur. Bunun nedeni sadece diyet ve spor ile hedeflenen kilo kaybı girişimleri vücutta %7-10’luk bir kilo kaybıyla sonuçlansa da, obezite (bariatrik) ameliyatlar, gerekli hayat tarzı değişikleriyle desteklendiğinde, ilk yılda %80 oranında kilo kaybını sağlamaktadır.
Obezite cerrahisi öncesi hastanın yeme-içme özellikleri, diyabet ve yaşam tarzı, diğer hastalıkların durumu göz önüne alınır. Cerrahi, genellikle 18-60 yaş arasında uygulanabilir. Hastaya cerrahi işlem uygulanabilmesi için bazı şartlar gereklidir.
Bunlar;
Vücut kitle indeksinin 40’ın üzerinde veya obeziteden kaynaklanan hastalıkları bulunan 35-40 arası hastalar.
En az 5 yıldan bu yana tedavi edilemeyen obezite hastalığının bulunması.
Bir yıllık ilaç ve diyet sonucunda hastalığın seyrinde değişim olmaması.
Endokrinolojiyi ilgilendiren hastalıkların bulunmaması.
Aşırı alkol veya uyuşturucu madde bağımlısı olunmaması.
Hastanın anlama ve uyum kabiliyetinin tam olması ve operasyon sonrası obezite ekibiyle eşgüdümlü olabilmesi.
Ameliyata engel bir durumunun olmaması.
Günümüzde obezite ameliyatları kapalı yöntem ile yapılmakta ve böylelikle hastanın iyileşme süreci kısalmaktadır.
Gastrik band uygulaması gibi bazı kısıtlayıcı operasyonlar etkinliğini yitirmiştir. Besin emilimini bozucu operasyonların etkisi yüksek olmakla birlikte yan etkileri çok fazladır. Günümüzde, obezite cerrahisinde en etkin yöntem, kısıtlayıcı ameliyatlar kapsamında olan laparoskopik (kapalı yöntem) sleeve gastrektomi (tüp mide) denilen operasyonlardır. Burada hastaların bilmesi gereken bir diğer önemli nokta ameliyattan sonra kendilerini bambaşka bir hayatın beklediğidir. Beslenme ve diyet uzmanı rehberliğinde düşük karbonhidrat-yüksek proteinli bir diyet uygulanması, ufak porsiyonlarda daha fazla sayıda öğünlerin düzenlenmesi, iyi çiğneme alışkanlığının kazanılması, günlük multivitamin, kalsiyum ve d vitamini takviyesinin yapılması, fizik egzersizlerin buna eklenmesi büyük önem taşımaktadır.
Özel Doğuş Hastanesi Genel Cerrahi Biriminde mide küçültme ve obezite operasyonu öncesinde tecrübeli doktorlar hastanın durumunu değerlendirerek ameliyata uygun olup olmadığını belirler. Hastanın bedensel yapısı ve hayat tarzı göz önünde bulundurularak hasta için en uygun cerrahi yöntem belirlenir ve uygulanır. Cerrahi müdahalenin ardından hastanın hayat tarzını değiştirmesi çok önemlidir. Bu süreçte hastanın durumu düzenli olarak takip edilerek, hastalık sonrası beslenme konusunda danışmanlık yapılır.